Mouse İle Üzerine Geliniz

Mouse İle Üzerine Geliniz -----))--@

25 Ocak 2011 Salı

Hepimize Yakışan Salih Amel

“Medine halkına ve çevrelerindeki Bedevi Araplara, Allah resulünden geri kalmaları ve onu bırakıp da kendi canlarının derdine düşmeleri yakışmaz. Çünkü Allah yolunda uğrayacakları bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere ayak basmaları, düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları, kendileri için “iyi bir amel” olarak mutlaka yazılacaktır. ”
(Tevbe:120)


 Müminler her zaman Rasullullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in temiz sünnetine sarılmalı ve onu takip etmelidir. O’na yetişen, O’na inanan, O’na gönlünü, sofralarını ve şehrini açan Medine-i Münevvere halkına ise öncelikli olarak Allah’ın elçisini takip yakışır. Onlar bu yolda hiçbir maddi ve manevi fedakârlıktan kaçınmadılar. Öncü müminler oldular. Allah’ın elçisini canlarını ve mallarını tehlikeye atarak Medine’ye davet ettiler. Medine’yi müminlere İslam merkezi yaptılar. Bazı sahabelerin şu ya da bu sebeple Tebük seferinden geri kalıp Allah’ın elçisi ile birlikte hareket edememeleri bu ayetlerle tenkit edilmektedir.

Her asrın mücahit nesillerine de İslam önderlerinin yanlarından ayrılmamaları gerektiği vurgulanmaktadır. “Peygamber, müminlere canlarından ileridir...” (Ahzab:6) ayeti bizlere canlarımızı, mallarımızı, zamanlarımızı, hedef ve ideallerimizi Rasululllah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın ideali ve hedefleri yolunda feda etmemiz gerektiğini vurgular. Hayatında iken yanında olmayı vefatından sonra sünnetinin tatbikçisi olmayı gerekli kılar. “Sizden birinize, ben annesinden babasından, çocuklarından, kendi canından ve tüm insanlardan daha sevimli olmadıkça iman etmiş olamaz.” hadisi şerifi nerede durmamız gerektiğini en veciz şekilde özetler.
“Medine halkına ve çevrelerindeki Bedevi Araplara, Allah resulünden geri kalmaları ve O’nu bırakıp da kendi canlarının derdine düşmeleri yakışmaz. Çünkü Allah yolunda uğrayacakları bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere ayak basmaları, düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları, kendileri için “iyi bir amel” olarak mutlaka yazılacaktır. Allah, güzel davrananların ödülünü yitirmez. Küçük-büyük bir infakta bulunmaları, bir vadiyi geçmeleri, kendileri lehine mutlaka yazılır ki, Allah onlara yapıp ettiklerinden daha güzeliyle karşılık versin.” (Tevbe:120–121)
İslam düşmanlarını sadece savaş alanlarında değil hayatın her alanında yani psikolojik savaş denilen alanlarda da öfkelendirmeli ve onları aciz bırakmalıyız. Bugün mazlum ülkelerin masum halkları olan müslümanların durumuna bakarsak önce silah ve şiddetle sindirildiler. Şimdi de kültür emperyalizmi ile baskı altında tutuluyorlar. Savaşlarla vücutlarını, benliklerini ve tarihlerini silemedikleri bu aziz ümmetin, kültürlerini silerek yok etmek istiyorlar. Benliğinden koparılmış kendi atasına yabancılaştırılmış kendi inancından uzaklaştırılmış bir millet, aslında yaşamıyor demektir. Milletleri tabi oldukları kan ve genler yaşatmaz. Bu kanın ve genin manevi temeli olan inançları, idealleri ve gerçekleştirdiği eserleri yaşatır.
Dünya bizden önce gelmiş milletlerin mezarlıkları ile doludur. Sümerler, Asurlar, Lidyalılar vs. nerede bu milletler? Kendi öz benliklerinden inançlarından örf ve adetlerinden vazgeçerek başkalaştılar ve yok oldular. Bugün artık onların yerinde başka millet diye tanımladığımız ama özde o eski milletlerden gelenler var. İbret alınmayan tarih tekerrürden ibarettir.
Bugün bize düşen dinimize, milletimize ve kültürümüze sahip çıkmaktır. Tabi ki ayeti kerimede ifadesini bulduğu gibi bizim her hareketimiz coğrafi ve kültürel işgalcilerimizi kızdıracaktır. İşgalcilerimizi kızdıracak her hareket de bir salih ameldir. Allah’ın razı olup sevap vereceği bir davranıştır.
İşgalcilerin İslam ümmetine attığı en önemli bombalar; çağdaşlık adına kimliklerini yok edecek iğrenç dayatmalardır. En yaygınları; içki, kumar, zina, faiz, ana babaya saygısızlık, yerilmişlik, aşağılık duygusu, bitmişlik duygusu, ümitsizlik ve azmi bırakmak… Kısaca bu dünyayı Allah adına nizamı âlem etmeye biz de varız iddia ve kararlılığından vaz geçmek ve işgalleri kabullendirmektir.
Dünyayı inkârcıların ve ahlaksızların işgalinden kurtarmak için Tebük yollarına düşen Rasulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem.) gibi bugün de her türlü inkârcılığa, ikiyüzlülüğe ve şirke karşı İslam’ı ve ihsanı yaşatma gayretleri inkârcıları kızdıracak ve inananları sevindirecektir. Bu adım cennete götürecek salih bir ameldir.
Kuran’a sahip çıkmak, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sünnetini yaşatmak için çalışmak; tebliğler, tezler hazırlamak, toplantılar, sempozyumlar düzenlemek, hutbeler okumak, vaazlar vermek, eş ve dost meclislerine konu edinmek Allah’ın razı olacağı müşrik ve münafıkların kızacağı cennetlik amellerdir.
Anne – babaya saygı aile kurumunu korumak zinaya direnmek zanilere yüz vermemek, zinaya gidecek yolları kapatmak ve bu yolda çalışmak salih bir ameldir.
İşgalciler tarafından hedef alınan gençlerimizi ve ailemizi korumak için çalışmak, görsel ve basılı medyanın zararlarından onları korumak müslümanın görevidir. Bu görev cennete götüren, Allah’ı ve Rasulünü sevindiren kâfirleri kızdıran salih bir ameldir.
Sihir, fal, astroloji gibi din, akıl ve bilim dışı safsatalarla İslam âleminin kafasını karıştıran büyücü tiplerden ve onların yaptıklarından uzak durmak Allah’ın razı olacağı ve düşmanlarının kızacağı cennetlik bir ameldir.
Faizcilikle ticareti öldürüp kendi halkını ve kardeşlerini sömüren, her türlü sömürü düzenine karşı durmak cennete bir bilet almaktır. Allah’ın razı olduğu, İslam düşmanlarının öfkelendiği, gönüllerinde çıbanların çıktığı bir davranıştır.
Alkol, uyuşturucu, kumar gibi illetlerle insanları aile ve toplumundan uzaklaştıran İslam medeniyetini yok etmeyi, insanlığı birbiri ile kavgalı sarhoşlar yapmayı hedefleyen kumarbazlarla en güzel şekilde mücadele Allah’ın razı olduğu salih bir ameldir.
Ayette ifadesini bulan “Allah yolundaki susuzluk, yorgunluk ve açlık,” Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in gönderiliş gayesi ve O’nun misyonunu dünyaya hâkim kılma çerçevesinde olursa bir salih ameldir. Tarih şeridi değişik zamanlardaki olayları biri birinden bağımsız gösterse de Rasulüllah’ın yanında olanlarla onun yolunda olanlar manen aynı davanın gönül erleridirler. Kıyamete kadar bu ordu Bedirdeki, Uhuttaki, Hendekteki, Tebükteki o muzaffer o şanlı ordu ile beraberdir. Selam Rasullerin yolundan gidenlere. “…Şimdi Rabbine kavuşmayı uman kimse SALİH AMEL İŞLESİN ve Rabbine kullukta hiç bir ortak koşmasın...”(Kehf:110)
Yazar:                   Kaynak:
Selim Armağan      İlk Adım Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder