Mouse İle Üzerine Geliniz

Mouse İle Üzerine Geliniz -----))--@

Yalnız Sana Aşığız EFENDİMİZ



EY...
Âdem, su ile toprak arasında iken nebi olan! .. Ey insanların ve meleklerin kapısına sığındığı... Ey tevhidin kilidi ve anahtarı olan! .. Ey ümmetinden her ferdin, ayağını bir defa öpebilmis bir kum tanesi olmayı arzulayacağı Resul... Ey insanlığın iftiharı! .. Ey iki cihanın saadet güneşi; peygamberlerin bile şefaat için kapısını çalacagi gaye insan! .. Ey Allah Tealâ'nın seçkin yaratıp insanların arasına gönderdiği! .. Ey, seni tanımaksızın ve sana saygı göstermeksizin Allah Tealâ'nın kabul dergâhı kapısının açılmayacağı aziz Nebi...

EY...
İnceliği ve güzelliği karşisında kendi kabalığımızı ve çirkinligimizi gördüğümüz Fahr-i Kâinat... Ey Allah'ın Kur'an'la ismini yücelttiği hayâ ve edep kaynağı! .. Ey nurâni esasların kıblesi, nebilerin sonuncusu, resullerin efendisi... Ey var oluşun şerefine Allah'ın topyekûn varlığı hediye ettiği ilk ve son varlık nuru! .. Ey ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş mahzun peygamber... Ey bulutların başinın üzerinde şemsiye açtığı Cenab-ı Peygamber... Ey bir parmak işaretiyle ayı ikiye bölen, mucizenin ta kendisi! ..

EY...
Allah kelâmına mecra bir çift kutsi dudağın sahibi... Ey Allah'ın Kur'an'ı Kerim' de ' Şüphesiz ki Allah ve melekler peygambere salâvat getirirler. Ey iman eden kimseler! Siz de O'na teslimiyetle salât ve selam edin.' (Ahzab,56) diye buyurduğu âlemlerin iftihar kaynağı... Ey ' Kim bir yazıda benim üzerime salâvat getirirse, ismim o kitapta devam ettiği müddetçe, melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar.' diyen kutlu söz! Ey eskimeyen biricik yeni ve solmayan biricik renk! Ey çömertlik denizinin avuçlarında dalgalandığı Resul-i Ekrem! ..

EY...
Hazret-i İbrahim'in duası, Hazret-i İsa'nın müjdesi! Ey: ' Âlemleri senin için yarattım.' hitabının muhatabı! .. Ey ümmetinden birisinin hataya düşmesinden, azaba duçar olmasından elemlenen rahmet peygamberi! .. Ey kendisini Rabbinin edeplendirdiği ve edebini en güzel şekilde eylediği evrenin şeref burcu! .. Ey ebedi saadet devletinin padişahı, kâinat sedefinin incisi! .. Ey müminlerin yüzünün akı, gözünün nuru olan emin peygamber! ...

EY...
Meleklerin hayâsına gıpta ettiği sevgililer sevgilisi... Ey güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilen, yaratılmış en güzel insan! .. Ey Allah'ın kendisini miraçla şereflendirdiği, tekrar ashabının arasına dönerek yeryüzünü kendi miracına çikartan biricik sevgili! .. Ey Allah'ın en sevdiği olmak mertebesine yükselen, rütbelerin en ilerisindeki Peygamber-i Zîşan! .. Ey gül medeniyetinin mimarı, iki cihan serveri! ... Ey iki kurbanlığın yetimi! ...

EY...
' Allah'ım beni mahzun etme, bana vaadini lütfet.' diye Rabbine yalvaran, Âlemlerin Rabbi'ne ulaşmak için en büyük vasıta olan Efendiler Efendisi... Ey Allah'ın Kuar-an'ı Kerim'de ' Sen'in şanını ve adını (dünya ve ahirette) yükseltmedik mi? ' (İnşirah,4) hitabının muhatabı! ... Ey kendisine indirileni en güzel şekilde tebliğ eden! ...

EY...
Dostu Ebubekir'in, mübarek naaşina bakarak: ' Yaşarken güzeldin, öldügünde güzelsin, bir kere öldün, bir daha ölmeyeceksin! ' dediği güzellik şahikası! .. Ey senden bahseden şairlerin, senden bahsetmekle şiirlerine şeref kazandırdığı! .. Ey şairlik edasına sığmayan, kalemin ve kelâmın anlatmakta aciz kaldığı... Ey düşmanlarının bile kendisinde kusur bulamadığı! .. Ey adı Allah'la birlikte anılan! .. Ey adı aşk olan! ...

Hani ashabına: ' Siz öyle bir zamanda yaşiyorsunuz ki, dinin onda birine uymazsanız helâk olursunuz. Fakat öyle bir zaman gelecek ki o zaman dinin onda birine uyan kurtulacak.' demiş, onları uyarmış, bizleri müjdelemiştin. İşte sana o zamandan sesleniyorum ey Peygamberim...

Hani ' Özlüyorum.' demiştin de ashabın: ' Anam babam sana kurban olsun ey Allah'ın Resulü, neyi özlüyorsun? ' diye sormuştu. Sen de: ' Âhir zaman kardeşlerimi özlüyorum.' demiştin. İşte sana âhir zamandan sesleniyorum ya Resulullah. Tek özlemim ve ümidim senin bu hitabınnın muhatabı olabilmektir.

Hani o kutlu insanlardan o güzide ashabından olan, Ebu Nuayman birkaç defa karşina sarhoş çikmisti da Ömer celâllenip kılıcını çekmis: 'Müsaade et şuna dersini vereyim ya Resulullah! ' demişti. Sen ise onu tutmuş: ' Bırak ey Ömer, o Allah ve Resulünü sever.' buyurmuştun. Bunları yazan, Allah'ın ve Resulünün karşisında mahçup bir kul var ki; o Allah ve Resulünü sevmektedir.

Ey Mâlikü'l- Mülk olan Zü'l- Celâli ve'l- İkrâm
Ey kişi ile kalbi arasına giren, kalpleri evirip çeviren Allah'ım! Kalbimi senin dinin üzerinde sabit kıl! Ey kulunu bütün yaratılmışlardan üstün kılan Rabbim! ' Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve senin sevgine beni yaklaştıracak şeyi sevmeyi bana nasip et. Bana senin sevgini sıcak ve hararetli bir günde soğuk suyu arzulamaktan daha sevimli kıl.'

Ey esrarına varılamayan, sırrına erilemeyen... Artık bizleri sana ve Resulüne mahçup olmaktan kurtar. ' Ben onlardan razıyım...' dediğin, Resulünün ' Ümmetim! ' diye hitap ettiği, alnındaki secde izini aşkının mührü olarak taşiyan kullarından eyle. Kullarınla eyle...

Ey mazlumların, sadıkların ve âsiklarin Rabbi! Sevgili Resulünün hürmetine O'nun yetimleri olan bizleri; bu ümmeti iki cihanda azîz eyle...

Gül yüreklerden yanık kokusuyla dostluğa açılan kapıdan içeri sızan rüzgar……
Ey Gül-i Ranadan kokusunu almış serin rüzgar…
Geldin de buraları gül kokularıyla donattın….
Kokunla donanmış rüzgar ağlamakta…
Gül yüreklere bir damla kan sızıyor….
Seni arıyor uğruna feda edilecek Kalpler….
Seni sevmeyen gözlere karşı siper edilecek gözler seni arıyor…
Adım adım attığın sokakları, kaldırımları geçiyoruz…
Her yer toz dumanYorgun düşmüş kalp atışları hariç hiç bir şey duyulmuyor
Seni seviyoruz diyen dudaklarımızın ardında hep bir salat saklı
Ümmetiniz…Bak dostluğunda dostluğu bulduk……
Dostluğu bulduğumuz sende kapılarımızı sonuna kadar açtık…
Gül verdik gül yürek taşıyan, 14 asır öncesi kardeş bellediğin kardeşlerimize…
Hoş buyurduk, güzelliği paylaşmaya geldik güzel olandan öte….
Senin ahlakınla ahlaklanmaya….
Birazcık da olsa birazcık da olsa sana benzemeye geldik Habibim…
Dostluk kapısında her yeri Gül kokusuyla bezemeye
Gözlerimizi doğruya çevirmeye, senin yolundan gitmeye geldik…
Bir amaç, bir gaye düşündük hep….
Titreyen Kalp, Kan damlatan Yürek, Seven Gönül….
Seni sevdiğimiz için Rasulüm…. Senin gibi olmaya geldik….
Yolda yürürken ayaklarımıza batan dikenleri gönlümüzün en iç dilekleriyle kabul ettik…
ALLAH yolunda, ALLAH yolunda bizimde ayağımıza bir taş değdi diye
sevindik…
Seni anmayı istedik, seni görmeyi, seni gül kokunu heryerlere
salmayı …
Duyulmadık diyarlara uzattık dost elimizi….
Yiğit üstü yiğitliğini…
Cömert üstü cömertliğini…
Dostluk üstü dostluğunu
Aşkını……
sevgini…
ALLAH korkunu…
Titreyişini….
Şefkatini….
Bizlere olan düşkünlüğünü…
Bizlere olan özlemin kadar bizimde seni özleyişimizi….
Adın anılınca gözlerden dökülen mercanları silmeyip de orda kalmasını
ALLAH deyince sararan yüzleri, titreyen kalpleri….
Bir elimizden de sen tut istedik YA RASULALLAH
Başımızı bir annenin çocuğuna şefkati gibi okşa istedik….
Seni görmeye dayanacak gözlerimiz yok….Utanıyoruz belki mahcubuz…
Gözlerimizde bir haya senden kalan bir haya bu….
Yüreklerimizde bir yanık gül kokusu senden kalan Gül bu….
Gözlerimizde bir kamaşma, ALLAH azze ve cellenin cemalini
görmeden olan bir kamaşma bu …
Ve bir Sızı…. Bir inleyiş… Bir vuslat arzusu….
Seni arıyoruz……
Senin kokunun estiği rüzgarla
Hep sana salat hep sana selam ediyoruz….
Gül yürekli kardeşlerimle….
Güzel islamın güzel insanlarıyla….
Adım adım ilerlerken burnumuza ulaşan kokunun hiç dinmemesini istiyoruz….
Neden biliyor musun Habibim….
Neden biliyor musun Can Rasulum….
Neden biliyor musun sultanlar sultanı Can Ahmedim….
Gül Muhammed’im… Canımın cananı Kainatın gülü Rahmet sağanağım…
Çünkü…
SENİN ADINI DUYUNCA YÜREĞİMİZDE HEP BİR ŞEYLER KOPUYOR SANKİ
BİR ŞEYİMİZ EKSİK DE ONUNLA BULUŞMAYI BEKLEYEN MECNUN GİBİ….
DAĞLARDAN ÖNCE YÜREKLERİMİZİ KAZMAYLA DELİP GEÇEN FERHATIZ SANKİ….
ÇÜNKÜ CAN AHMEDİM SENİ SEVİYORUZ….
SENİ EN SAMİMİ EN PAK VE EN GÜZEL YÜREKLERİMİZLE SEVİYORUZ…
GÖZ YAŞLARIMIZIN EN TEMİZİYLE SEVİYORUZ…
KALBİMİZİN EN MASUM EN DOLU EN GÜL KOKULUSUYLA SEVİYORUZ….
SENİ SEVİYORUZ YA RASULALLAH…

Alem Senin Hayranındır
Ey Nebî, arz ve semâ,
Hayranındır dâima!
Sen olmasaydın eğer,
Ne gök olurdu ne yer.
Ne bir damla su vardı,
Ne gül kokusu vardı!
Elmas, inci ve zehep,
Senin nurundandır hep
Güneş, zühre, mah nurun,
Ne mübârek âh nurun!
Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!
Cennet yüzüne müştâk,
Seni rahmet kıldı Hak.
Melek, insan, hurî, cin,
Âlemde Senin için!
Diller âşık ismine,
Hep nurun zambak, mine!
Canlar Seni özler hep,
Varlığa Sensin sebep!
Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!.
Kimse bilmez bu ne iş,
Gönlün fezadan geniş!
İhsan etmiş Hak Sana,
En güzel ahlâk Sana!
Bu âlemde cûd Senin,
Bedir ve Uhud Senin!
Sıddîk'ın, Ömer'in var,
Osman, Ali Sana Yâr!
Senin yüzün gibi yüz,
Görmedi gece gündüz!.
Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!
Gül saçar hep leblerin,
Ne güzel edeplerin!
Ahlâkını över Hak,
Sana bu şan müstehak!
Künhüne ermek senin,
Harcı değil kimsenin!
Vasfedemez söz seni,
Yanar görse göz Seni!
Sevdana düşer artık,
Alemde her yarattık!
Bir Bilâl olur canlar,
Akar göz göz mercanlar!
Yetim senin, dul senin,
Bir sıfatın kul Senin!
Kulların en güzeli,
Kim geçer Sen güzeli?
Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!
Aşkın köpürüp taştı,
Cibrîl Sana sırdaştı!
Öyle sevmiş RAB Seni,
Hep över kitap Seni!
Ahlâkın ne azimdi,
Hayrette âlem şimdi!
Bulamam Sana misâl,
Ey Sultanım, bu ne hâl?
Sen olmasaydın eğer,
Ne gök olurdu, ne yer!
Ne dal vardı, ne çiçek,
Ne bir yudum içecek!
Ne mah görürdü gözler,
Ne şah görürdü gözler!
Senin için rûz–ü şeb,
Güneşler nurundur hep!
Gelmez fazlın misâle,
Nûrunu taşır Lâle!
Sen ki, Şâh–ı Levlâk'sın,
Nümune–i ahlâksın!
Ey Nebi, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!
Sende bir derya sîne,
Hızır'ın çeşmesi ne?
Sen bir ümmisin fakat,
İlmin gök gibi kat kat!
Elif'ler, sin'ler sana,
İndi Yâsîn'ler Sana!
En gizli ilim Senin,
Şefkat ve hilim Senin!
Ümmilik bir mûcizen,
Yetişemez er ve Zen!
Sözün inciden parlak,
Ay gibi, kar gibi ak!
Ne hikmet, ne nurdur bu?
Hayâli dondurur bu!
Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!
Çağlar arzda Ezanın,
Uğurusun fezanın!
Sana has Habib olmak,
Kalblere Tabib olmak!
Aşkın ki Cini yaktı,
Kor kor içini yaktı!.
Ya kütükteki nâle?
Nasıl düştü bu hâle?
Açılınca arası,
Yaktı hicran yarası!
Ay'ın derdi bir başka,
Ah! Yenik düştü aşka!
Oluverdi iki şak,
Sanki külden yumuşak!
Vasfedemez tam Seni,
Bu söz, bu kelâm Seni!
Senin meddahın Hak'tır,
Âlem sana müstehaktır!
Ey Nebi, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!

(((AŞK MÜHRÜNÜ BEKLER YÜREĞİM,SENİN AŞKIN İLE MECNUN OLUP KENDİNDEN GEÇMEYİ İSTER BU YÜREK RESULUMMMMMMMMM,SEVDAMMMMMM,HERŞEYİMMMMMM ,VUSLATIMIN TEK ADRESİİİİİİİİİİ GEL DEMEYE YÜZÜM YOK SANA GEL DEMEK NE HADDİME SEN ÇAĞIR BU GÜNAHKARI HUZURUNA VARIPTA AŞKINLA İKİ BÜKLÜM OLUP VE SENİN AŞKIN İLE RUHUMU TESLIM EDIPTE KAPINDA KITMIR'IN OLAYIMM... )))