Mouse İle Üzerine Geliniz

Mouse İle Üzerine Geliniz -----))--@

Gavs-ı Sani Abdulbaki Hz. Sohbetleri





Bazan dünyanın işleri o kadar ağırlaşır ki, insan altından kalkamaz. Bunun için insan, Allah'ın dostlarıyla irtibat kurmalı, devamlı onlara yönelmelidir. Gönüldeki imanın feryadını yükseltmeli ki, evliyaların ve dolayısıyla peygamberlerin ondan haberi olsun".
Gavs-ı Sani (k.s)


Menzil´de iken gavsimiz ks buyurmus´ki ;


"Zikr cekmeyen sofi avamdir. Naksi listesine sadece zikir ceken sofiler yazilir.
Nefis nefy isbat ile müslüman olur.
Sofiler bize dünya sikayeti ediyorlar.Ama bir sofi gelip zikr ile soru sormuyor.
Dünya dertleri hep gafletten geliyor. Zikri sürekli cekin,günahlara meyl etmeyin. Yoksa zikr uzar gider."
Gavs hz.lerine bir sofi gelip "Zikrimi cekemiyorum "deyince mübarek celalleniyor. Mübarek yok hastayim,yok yapamiyorum gibi dertlerin zikre mani olmadigini buyurmus ve her türlüsünün gafletten meydana geldigini buyurmus. Illaki zikri cekmek gerektigini buyurmustur.
Ve yine zikr cekmeyen rabita yapmayan kisiyi tanimadiklarini buyurmustur.
Sofinin gavs hz.lerine kalben yakin olmasi icin en az 15 dakika rabita etmesi gerekiyor.
Mübarek sofilerine edebi sart kosuyor ve sofilerinden edebi bekliyor.
Mübarek kendisi gecisi yürüyüsü ile o kadar cok seyi anlatiyor ki saymak ile bitmez. edeb,sukut.zikr.rabita,rahmet ne saysam az gelir.
Menzil´de öyle hizmetler varki herseyi sofi icin ayarlanmis. Görevlilere "Sofilerimi incitmeyin "diye talimat vermis.
Sofi tevbe aliyor,yikaniyor,adabi yapiyor günahlardan kurtuluyor. Seyda hz.leri cok seviniyor o zaman. Corba iciliyor sifa niyetine.zemzem gibi suyu bedene sifa...


 Bir Sofi Gavs hz menzilde ziyaret eder. ve onu gorunce "ben virdimi çekemiyorum ne yapmalıyım" diye sorar.Mübarek yüzüne bakmadan gecer gider.
Bu o sofinin öyle gücüne giderki bir köşeye gider ağlar.o sırada Seyidimiz Saki Hz. görür sofiyi öyle ağlıyorki yanına gidip" neden ağladığını" sorar. Sofi olanı Anlatır.
Seyidim Sakinin Cevabı Şu olur:
"Ben oğluyum bende bir gün Virdimi cekmesem beni bile tanımaz."


Virdinin Çekmeyen Derdin Çeker(Gavs-i Sani)

Yüce Allah'in rahmeti çok genistir. O, bu rahmetini kullarina vermek istiyor, bunun için ufak bir bahane ariyor. Siz bu rahmete ermek için
bir bahane bulun. Küçük-büyük demeden Allah rizasi için önünüze gelen
hayirli isleri yapin. Önceki büyükler zamaninda söyle bir hadise anlatilir:


Ibn-i Asfur diye birisi vardi.Bu zatin hayirli ameli azdi. Bu zat birgün
bir kusu yakalayip onunla oynayan bir çocuk gördü.Çocuk kusla oynuyor,
oynarken de kusa eziyet ediyordu. Bu zat, Allah rizasi için su kuşu çocu-
ğun elinden kurtarayim diye niyet etti. Biraz para çikardi,çocuga verdi.


Çocuk parayi görünce kusu ona verdi. Ibn-i Asfur da kusu salip azat etti.
Bu zat bir zaman sonra vefat etti. Bunun Allah dostlarindan bir komsusu
vardi. Bu veli bir gün onun kabrine gitti. Ona dua ve istigfar etti. Sonra gözlerini yumdu, murakebeye girdi. Yüce Allah'tan onun kabirdeki halini
göstermesini istedi. Yüce Allah onun kabir halini bu veliye gösterdi.


Adam evliyalar gibi güzel bir haldeydi. Ona, " bu halin ne güzel,bu hali
nasil elde ettin,sana ne muamele edildi?" diye sordu.


Adam: " Bu ise ben de sasirdim fakat çok memnunum. Bana, sen bizim
rizamiz için gücün yetti, bir kusu azat ettin; biz de seni günahlarindan azat
edecegiz, bizim de buna gücümüz yeter. Sen bizim rizamiz için o çocugu
ve kusu sevindirdigin gibi, biz de seni sevindirecegiz, dendi ve iste bu güzel nimetler bana verildi." dedi
...


Sen niyetini Allah için yap, gerisi güzel gelir.Allah kuluna kafidir."
" Benim Allah'in rizasindan baska bir derdim ve Rasulullah ( a.s)
in sünnetini ihyadan baska bir isim yoktur."


"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadiklarla beraber olun."
ayetini okuyarak basladigi bir sohbetinde buyurdu ki : "Sadiklarla
beraber olan kimse,onlarla birlikte hasretilir. Baksaniza,Ashab-i
Kehf'in köpegi necisül ayn oldugu halde onlarla birlikte bulunmasi
bereketiyle cennete girecektir. Insan ne olursa olsun sadik kullarla
kamil mürsitlerle birlikte bulunmalidir.Zahiren beraber olamayan
kimseler manen (kalb ve hayali ile) onlarla birlikte olmaya çalismalidir.
Gavs hz. leri buyurdu ki : "iki gün hirsizla gezersen üçüncü gün sen de hirsiz olursun." Bunun için Rasulullah(a.s) : " Kisi arkadasinin dini ( hal
ve gidisati) üzeredir." buyurmustur.


" Baskalarina hizmet etmek isteyenler, kendilerini islah etsin yeter.
Çünkü nefsini islah eden kimse baskalarina fayda verebilir ve güzel
seyleri temsil edebilir.Sadat-i Kiram,nefislerini islah edip güzel ahlaki
elde ettikleri için Allah yolunda insanlara büyük fayda vermislerdir.
En büyük hizmet,güzel ahlakli ve edepli bir insan olmaktir."


" Kalbin gidasi zikirdir.Günahlar ise, seytanin gidasidir.Kalbini diriltmek
ve beslemek isteyen kimse Yüce Allah'in zikrini çok yapmalidir.
Günah işleyenler,kalplerini zayiflatip seytani kuvvetlendirmis olurlar.
Seytani kuvvetli olanin dini zayif olur.Onun için haramlardan uzak durmalidir.


" Bu dünya bir han gibidir; ahiret yolcusu bütün hazirligini bu handa yapmalidir.Yolda tedarik görülmez. Zira kervan yola çikmistir. Ölümle baslayan bir yolculugun geri dönüsü yoktur. Yola çikan kimsenin,hedefine ulasmasi için belli bir yol ve usul takip etmesi gerekir.Basi bos ve hedefsiz yol giden kimsenin hedefine varmasi mümkün degildir. Onun nereye varacagi da belli olmaz. Allah yolu da böyledir. O yol da Hz. Rasulullah (s.a.v) in izinden baska Allah'a giden bir yol ve kapi yoktur. Hz. Rasulullah'in (s.a.v) hayatini yasamak için de ulu Sadatlara uymak gerekir. Hz. Peygamber'e (s.a.v) hakkiyla uymanin en güzel yolu,sünnet üzere yasayan sadatlari takip etmektir. Sadatlar, sünnet-i seniyyeyi kal olarak degil,hal olarak yasar ve yayarlar. Onlara uymakla iman selameti ile ölmek nasib olur. Böylece ebedi ahiret yolculugu iman ile baslamis olur. En büyük saadet te budur."


Gavs-i Sani Hz. :Insanin kalbi yumruk kadardir.Bunun içinde muhabbetullah olmasi lazimdir...Sonra orda yanan isigi göstererek;Su anda isik yaniyor,etraf aydinlik.Bu isik sönerse etraf karanlik olacak.Ayni anda hem isik hem karanlik olmaz.Isik yanarsa aydinlik olur;sönerse karanlik olur.Kalbin durumu da böyledir.Onun içinde muhabbetullah/Allah sevgisi olmasi lazimdir.Muhabbetullah yoksa baska seyler vardir.Baska seyler olunca kalbe Allah muhabbeti girmez.Allah muhabbetini elde etmek için su dört seye sofi devam etmesi gerekir;Mürsidi ziyaret,Mürsid sohbeti,Rabita,Vird...


''Bir insan sabah kalkinca,güzelce abdestini alsa,evinden isine giderken:
''Ya Rabbi!sen Rezzaki Mutlaksin/bütün yarattiklarinin rizkini verirsin.Biz çalissak da çalismasak da sen bizim rizkimizi verirsin.Lakin rizik için çalismayi bize sen emrettin.Biz senin emrine uyup rizkimizi aramaya gidiyoruz''diyerek niyet etse ve bu niyetle işe başlasa bütün gün boyunca başini secdeden kaldirmayip nafile namaz kilan kimse gibi sevap kaznir.Insan için bunu yapmak çok kolaydir.Bu sevabi kazanmak için güzel niyet etmesi yeterlidir.''


''Yüce Allah'i zikre devam ediniz.Zikir çekerken uyanik olunuz.Allah zikrini kalbinizin içine yerlestiriniz. Zikir kalbe yerlesince siz istemesenizde kalp Yüce Allah'i zikreder.Midenizi düsünün;o,siz istemesiniz de kendi isini görür.Siz uyurken bile işine devam eder.Içine zikir yerleşen kalp de böyledir.''


Ne anne, ne baba, ne arkadaş insana fayda vermesi mümkün değildir. Insana ancak SADATLARDAN fayda vardir..


GAVS-I SANI..

Gavsımızın Sohbeti: niyetle ilgili sohbetleri :


Tarikat şeriatın üstünde kurulmuş takva makamıdır. Şeriatsız tarikat olmaz. Bir evin yapımında temelde kullanılan demir beton eksik olursa bina sağlam olmaz, çabuk çöker. Tarikatın temeli de şeriattır. Temeli sağlam olmayan tarikat ehli de çabuk yoldan çıkar.


Bir kişi müslüman olması için ilk önce kelime-i şahadet getirmesi gerekir. Ondan sonra imanın şartlarını kabul etmesi gerekir ( amentü ) ondan sonra da İslâm’ın 5 şartını yapması lâzımdır. Bunlardan hac, zekât, oruç belli şartlara bağlanmıştır. Ama namaz akıl baliğ olan herkesin üzerine farzdır. Herkesin her şartta yapması gereken bir ibadettir. Yapılmazsa çok büyük cezası vardır. Bazı âlimlere göre 500 bazı âlimlere göre 70.000 yıl cezası vardır. Kişi hasta olsa hareket edemeyecek olsa bile ima ile de olsa namazını kılmak zorundadır. Kişi suda boğuluyor olsa sekerat anı gelmiş olsa o vaktin namazını eda etmek zorundadır. O vakit namazından sorumludur.


Yapılan hizmetlerde ve ibadetlerde niyet önemlidir. Niyet Allah rızası için olmalıdır. Biz 40 yıldır köyümüzde olanların ve sofîlerin fatihayı bildiklerini sanıyorduk. Gördük ki fatihayı eksik okuyorlar. O zaman namazları iptal oluyor. Bunda bizim de sorumluluğumuz var. Biz sofîler mahcup olmasın diye sormaya utandık. Tüm sofîler fatihayı öğrenmek zorundadır. Siz de bunun için çalışacaksınız. Bu işten sorumlusunuz. Namazlarda fatihalar ve diğer vecibeler eksik olmayacak.
Bunun için çalışacaksınız. Namaz olmazsa yaptığınız hatme, rabıta ve virdlerde olmaz. Bir hadisi şerifte şöyle buyruluyor:


“Dünya melundur. İçindekilerle birlikte lânetlenmiştir. Yalnız Allah rızası için yapılan hariç.”


Yaptığınız ibadet ve hizmetler Allah rızası için yapılmalıdır. Niyetlerimiz Allah rızası için olmalıdır. Dünya için bile çalışsak niyet Allah rızası için olursa ibadete çevrilir. Gavs Hz. şöyle nakletti.


“ Kişi sabah evden çıkarken ya rabbi sen rızkıma kefilsin ondan şüphem yoktur. Çoluk çocuğumun rızkını kazanmayı üzerime vacip kıldın. Bu vacibi üzerimden kaldırman için işe gidiyorum “


der ve o niyetle işe giderse akşam evine dönünceye kadar geçen süre sanki alnı secdedeymiş gibi ibadet yerine geçer.
Dünya da lâzım amma niyet Allah rızası olursa ibadet yerine geçer. Sizin paranız olmasa buraya nasıl gelecektiniz. Elbise, yiyecek nasıl alacaktınız. Amma sizin amacınız sadece dünya olmamalı, amacınız ahiret olmalı. Amacınız dünya parsı değil ahiret parası kazanmak olmalı. İnsan tarlaya ne ekerse onu biçer buğday ekse buğday biçer. Dünya ahiretin tarlasıdır. Sizde takva tohumu ekerseniz ahirette karşılığını alırsınız.
__________________
“Başkalarına hizmet etmek isteyenler,kendilerini ıslah etsin yeter.Çünkü nefsini ıslah eden kimse başkalarına fayda verebilir ve güzel şeyleri temsil edebilir.Sadat-ı Kirâm, nefislerini ıslah edip güzel ahlakı elde ettikleri için Allah yolunda insanlara büyük fayda vermişlerdir.En büyük hizmet, güzel ahlaklı ve edepli bir insan olmaktır.


Gavs-ı Sani Eş-şeyh Es-seyyid Abdûlbakî El-hüseyni (k.s.)
"Ne iş yaparsanız yapın niyetinizde Allah(CC) rızası olsun. Kalbinize Allah(CC) rızasını yerleştirin. Yaptığınız her işte bu olsun.
Halim olun, yumuşak olun, tevazu sahibi olun, sizleri tenkit edenlerin ellerinden öpün, onları anlamaya çalışın. Size gelenlerin anlattıklarını karşı tarafı dinlemeden hüküm vermeyin. Hakkaniyet sahibi olun, dinleyin, kızmayın, üstünlük taslamayın. Her iki tarafı dinleyin öyle karar verin.
Şeriata kesinlikle uyun. Hissi ve duygusal davanmayın. Sofilerin çoğu vakfın ne yaptığını bilmeyebilir. Sıkıntınızı Allah (CC) bilsin. Başkalarının lafları sizleri yıldırmasın. Her türlü sitem, sıkıntı, suçlama olacak. Bunları yaşayacaksınız. Yaptığınızı Allah (CC) rızası için sevdiğiniz zatın hatırı için yapın. Mükafatını Allah (CC) versin. Sabırlı ve mantıklı olun. Hep beraber istişare yaparak karar verin.
Siyaset yapmayın, ancak çevredeki Müslümanlara hizmet edenlere de yardımcı olun. Su üstünde kalabilmek için tezek olmak lazım. Taş olursanız dibe batarsınız."


"Gavs" Nedir? Ne Anlama Geliyor? F.Gülen HocaEfendi'den Açıklama



Hz. Muhammed  (sav) dar-ı bekâya irtihal edince, onu bu dünyada temsil eden de Allah ile irtibatları kavi büyük insanlardır. Onlar, mazhariyetleri ve misyonlarıyla, bir bakıma yeryüzünde âdetâ Kâbe konumundadırlar. Ehl-i tahkikin beyanına göre, bazen onlar Kâbe’nin etrafında, bazen de Kâbe onların etrafında döner. İşte böylesi kişilere Allah’ın matmah-ı nazarı anlamında “Kutub” adı verilir. Bu kişiler bulundukları mekânda, her zaman mevcudiyetlerini hissettiren, şeytanların uykularını kaçıran, bir kısım insanların vehimlerini izale eden, toprağın kuvve-i inbatiyesi gibi kudsi bir güce sahiptirler. Yine bunlar, hep tazarru ve naz u niyaz makamında bulunmaktadırlar. Allah böylelerinin bakışları ile kâinata bakar, merhamet veya gadap eder.

Kutub makamının bir adım ötesinde “gavsiyet” makamı yer alır. Bu makamı ihraz edenlerin en büyük özelliği, tasarruflarının öldükten sonra da devam etmesidir. Her gavs bir kutuptur, fakat her kutub bir gavs değildir. Öyleleri de vardır ki, bu her iki makamı bünyesinde cemetme bahtiyarlığına ermiştir. Zannediyorum “kutbu’l-irşad” işte bu iki makamı birden ihraz etmiş ve halkı irşada me’zun insanlara verilen isim olsa gerek..

Bu açıdan kutbu’l-irşada; hakikat-ı Ahmediyeyi tamamıyla temsil eden, dolayısıyla da hakikat-ı Muhammediye’ye namzet olan insan nazarıyla da bakılabilir. O, bütün insanlığın iç âlemi itibarıyla, yani kalbi, ruhu, vicdanı, hissi ve letaif-i maneviyesiyle mercii sayılan bir “menhel-i azbi’l-mevrûd; cennet kevserleri ölçüsünde tatlı su kaynağıdır.” Ve insanlığı sahil-i selamete çıkaracak bir rahmet ve ışıktır. Bu yönüyle ona, yeryüzünde tevhid güneşi denir. Herkes kendi istidadı veya elindeki kovasının büyüklüğü/küçüklüğü ölçüsünde ondan istifade edebilir. Öyleyse kutbu’l-irşad, misyonu, konumu ve zâtı itibarıyla diğer velilerden en az üç kademe daha ileridedir.

Başkalarının onları tanımasına veya sair velilerden ayırt etmesine yardımcı olacak belirgin özellikleri yoktur. “İnsanlar arasında, insanlardan bir insan olarak bulunurlar.” Ne var ki, hassas ruhlar, liyakatli kişiler bunları hemen sezer ve âdetâ bir mıknatısa kapılmış gibi, onların cazibelerine kapılıverirler. Bu özellikleri itibarıyla de onlar, etraflarına sürekli nur neşrederler. Hakkı aramak için yollara dökülenler de bunların cazibe-i kudsiyesi içine girer ve o dairede bütün bütün erir giderler.

Bütün bu değerlendirmeler nazara alındığında; bu kudsî me’hazlara sırt dönmekten daha öte bir talihsizlik olamaz denilebilir. Bana göre, bu kaynaklara müracaat etmeden yollara dökülenler, niyetleri ne kadar da samimi olursa olsun, çöllerde tek başlarına, rehbersiz yolculuk yapan insanlar gibidirler. Hatta bu kişilerin şahsî ibadet ve taatleri ne kadar çok da olsa, bu feyiz kaynaklarından yararlanmadıkları için, ileride dünyevî başka câzibe noktalarının câzibelerinden kurtulamayıp, yollarda kalabilirler. Hatta ibadet ü taatı bu denli çok olmayanlar, yüzleri bu ışık kaynaklarına dönük oldukları için, kayma ihtimalleri onlara göre daha azdır.

Ayrıca, bu tür insanların daire-i kudsiyeleri içinde bulunma, onlar gibi olma noktasında insana aşk, şevk ve ümit verir. Zira bunlar ideal insan olup, her Müslümanın hedefi olabilecek makamlarda bulunmaktadırlar. Bir diğer ifadeyle bunlar, bizim gibi sıradan insanlar için birer gaye-i hayaldirler. Zaten bu dünyada gaye-i hayali olmayan kişilerin, dört ayaklı behaimden farkı da yoktur. “İki günü müsavi olan, aldanmıştır” beyan-ı Nebevisi, herhalde bu hakikata işaret etmektedir.

Hasılı, kutbu’l-irşad, kâinatın mânâ, mahiyet ve muhtevasını anlatan, yeryüzünde Cenâb-ı Hakk’ın matmah-ı nazarı, kutb ve gavs makamının sahibi bir hakikat eridir.
Fethullah Gülen



-Şah-ı Nakşibend Hz.(ks) bir gün vird çekiyordu. Bir ses işitti. Ses dedi; "Ey kulum ben senden razıyım. Geçmiş günahlarını ve gelecek günahlarını affettim. Yeter artık vird çekme" dedi. Şah-ı Nakşibend (ks) Hz. dikkat etti, ses tek noktadan geliyordu. Baktı sağından, solundan, arkadan, önden, alttan ve üstten gelmiyor. Sadece tek bir noktadan geliyordu. Şah-ı Nakşibend (ks) Hz. şeriat ilmine vurdu, dedi "ey iblis sen şeytansın", şeytan; "nerden anladın şeytan olduğumu?" Şah-ı Nakşibend (ks) Hz.leri dedi;

"Rahmani ses olsa her yönden ve aynı anda gelir seninki tek bir noktadan geliyor." Sağ elini yukarı kaldırıp, elindeki vird tesbihini bir vurdu, şeytanın arşını kırdı, tuz budak etti, ilmi sayesinde. İlim nurdur, ışıktır. Onun için herkes ilim yapacak, okuyacak, öğrenecek. Bir taksinin her şeyi olsa farı olmazsa yol gidemez. İşte insanda da ilim olmazsa her yer karanlıktır. Kısa zamanda tepe takla gider. İşte Şah-ı - Nakşi-bend - (ks) Hz.leri denilmesindeki sebep budur. İlmiyle şeytanın levhini kırmasından sonra, Allahu-Teala Azimüşan Şah-ı Nakşibend (ks) Hz.lerinin kalp kulağına, "Ey kulum ilmin ile öyle bir sed çektin ki, iblis bu seti kıyamete kadar aşamaz. Gavsımız açıkladı:"Şahı, en ulu yüksek, Nakşi gizli, bend set, yani maneviyattan yapılmış gizli aşılmayan yüce, ulu sed anlamına gelir. Bu sed Allah (cc) Seddidir...
GAVS’ÜL AZAM  ABDÜLBAKİ  HÜSEYNİ  HZ.NİN 17.09.1998  AFYON  SOHBETİ
      Ne iş yaparsanız  yapın niyetinizde  Allah(cc) Rızası olsun. Kalbinize Allah’ın(cc) Rızasını yerleştirin. Yaptığınız her işte bu olsun. Halim olun, yumuşak olun, tevazu sahibi olun.. Sizleri tenkit edenlerin ellerini öpün, onları anlamaya çalışın. Size gelenlerin anlattıklarına, karşı tarafı dinlemeden hüküm vermeyin, dinleyin, kızmayın, üstünlük taslamayın. Her iki tarafı dinleyin, öyle karar verin. Şeriata kesinlikle uyun. Hissi ve duygusal davranmayın. Sofilerin çoğu ne yaptığınızI bilmeyebilir, sıkıntılarınızı Allah(cc) bilsin. Başkalarının lafları sizi yıldırmasın. Her türlü sitem, sıkıntı, suçlama olacak, bunları yaşayacaksınız. Yaptığınız Allah(cc) için, sevdiğiniz  zatın hatırı için yapın. Mükafatını Allah(cc) versin. Sabırlı, mantıklı olun. Hep beraber istişare yaparak  karar  verin. Siyaset yapmayın..
Ancak çevredeki Müslümanlara hizmet edenlere yardımcı olun. Su üstünde kalabilmek için tezek olmak lazım. Taş olursanız dibe batarsınız. Nakşibendi beyazdır leke kabul etmez. Gavs  Seyda’ya temiz teslim etti, Seyda’da temiz aldı. Bizde temiz teslim aldık, temiz teslim edeceğiz. Bu güne kadar temiz geldi. Fitne katillikten daha şedidtir. Biri size biri hakkında laf getirirse aslını öğrenmeden peşine düşmeyin, fitne için geleni dinlemeyin, hacı da gelse, hoca da gelse itibar etmeyin. Ömür 60-70 yıldır ahiret ise Ebedül Ebedir. Bizim çektiklerimizi görüyorsunuz, saatlerce ümmeti Muhammed ’i kurtarmak için uğraşıyoruz, malımızı  canımzı feda ettik. Sizlerde olsun bir kişi kurtarmaya çalışın. Peygamberler büyüktür, sahabi ise ayağının tozu olamaz. Evliyalarda sahbenin ayağının tozu olamaz. Peygamberler hariç herkes hata yapar. Müminler kardeştir, sofi kardeşiniz ise size öz kardeşinizden daha sevimlidir. Manevi baba dünya  babasından daha kıymetlidir. Manevi baba sizi cennete götürür,  imanınızı kurtarmaya çalışır. Dünya babası ise sizi keyfi ile kazanmıştır, manevi baba ise sizi kolay kolay  bırakmaz.




YARENLER
İyice dinleyin söz benim değilBu dünyaya biz çok aldandık yarenler
Babanın sözüdür bu kez benim değil
Tutmazsak narına yandık yarenler

Gittik ellerinden öptük kaç kere
Tuttu tuttu çıkardı battık kaç kere
Hazineyi bir pula sattık kaç kere
Yalancı çobana döndük yarenler

Allah rızasıyla çıkıp haneden
Taş değil tezek ol hadi yeniden
Bizi bize koyan bin bahaneden
Gitti hepsi bire indik yarenler

Alçak gönüllü ol dedi kalpleri kırma
Yumuşacık konuş sakın bağırma
Yanlışın peşine düş önüne durma
Yinede yanlışa kandık yarenler

Allah'ın resulu işi buyurdu
Çağırdı herkesi bizi duyurdu
Himmetle bezedi bütün yeri yurdu
Yine nefise dayandık yarenler

Kucaklaşın dedi bitti kırgınlık
Mazide kalmıştır artık dargınlık
Bir ömür değil bu söz sanki bir günlük
Hemen hiddete boyandık yarenler.

Edep dedi yürünmez onsuz bu yolda
Niyet Allah değilse noksanlık kulda
Sadakat temel taşı bil bu okulda
Onuda hep ondan kıskandık yarenler

Bir devlet kuşudur kondu başlara
Döndü kahkahalar gözde yaşlara
İsteksizce sarılıp biz bu işlere
Ölenede dek bizim mi sandık yarenler

Kimindir harmanın savrulduğu yer
Diller ayrı ayrı cahil bu beşer
Sevgiyi kalplere koymazsak eğer
Dünyaya ahireti gömdük yerenler....



YAVRULARIM


Yavrularım yaklaşın beni iyi dinleyin.
Uyuşturucu iyi bir şey değil kullanmayın.
Kuran-ı Kerimde de kesin olarak yasaklanmıştır.
Hem zahiren hem manen insana zarar verir.
Mesela uyuşturucu kullananın hem ailesinde hemde kendisinde huzur görünmez.
Hep o evde huzursuzluk vardır.
Geçimsizlik vardır.
Dikkatli olun.Bu maddeyi Kullanmayın.


Arkadaş çevrenize dikkat edin.Sofilerden ayrılmayın.
Onlarla beraber olun.Dergahlara gidin.
Hatme-i haceganlarınızı kaçırmayın.
Münafıklarla oturan münafık olur.
evliyalarla oturan evliya olur.
Buraya kadar geldiniz tövbe ettiniz.Tövbenizi bozmayın tövbe etmek demek pişman olmak demektir.Pişmanlık bu dünyada olur.Öbür dünyada olmaz.İnsan bu dünyada pişman olmalıdır.
Hep beraber ya Rabbi bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım dedik. Allah�a söz verdik.Sözümüzde duralım.Tekrardan yaptığınız kötülüklere dönmeyin.Tövbenizi bozmayın oyuncak değildir bu.
Allah korusun daha beter olursunuz.


Babam söylemişti.İnsanoğlu çok ahmaktır.3-4 yaşlarındaki bir çocuk şu delikte yılan var elini sokma dese insan o çocuğun sözünü dinliyor elini sokmuyor,velevki yılan olmasada elini o deliğe sokmuyor.
Baba Ademden beri 124.000 Peygamber gelmiş onca Evliya söylemiş Cennet var Cehennem var buraya hazırlanın bunların sözünü dinlemiyorlarda o çocuğun sözünü dinliyorlar.
Nasıl ki Türkiyenin Suriyenin Irak�ın elçileri var bunlar aralarında konuşuyorlar birbirlerinden haberleri var.Peygamberlerde Allah�ın elçisidir.Onlarda Allah�ın izniyle birbirlerinden haberdardırlar.


Peygamber Efendimizde(s.a.v.) defalarca söylemiş ebedül ebed bir hayat vardır.Ebedül ebed ne demektir?Yani 10 sene değil 50 sene değil 100 sene değil bir trilyon sene değil sonsuz bir hayat demektir.
Allah (C.C.) insana bu dünyada 2 yol vermiştir.Hangisini isterse Allah o yolu verir.Allah (C.C.) bu dünyada cezasını vermez ama ebedül ebed bir hayatta hepsinin hesabını sorar.İnsan ikisinden birisini seçmelidir.


Yavrularım siz daha gençsiniz dikkatli olun.Şeytan düşmanınızdır.Düşman düşmana acımaz.Tövbenizi bozmayın.Namazınızı kılın.Buraya kadar geldiniz.Pişman oldunuz.
Biz size dua ederiz ama sizde tövbenizi bozmayın.Hepiniz hoş gelmişsiniz.Sefalar getirmişsiniz.


Allah sizden razı olsun yavrularım.

Gavs Sani Hz.'nin Zikir Hakkindaki Bütün Sohbetleri
Buyurdular:
-Kalbin gıdası zikirdir. Günahlar ise, şeytanın gıdasıdır. Kalbini diriltmek ve beslemek isteyen kimse Yüce Allah'ın zikrini çok yapmalıdır. Günah işleyenler, kalplerini zayıflatıp şeytanı kuvvetlendirmiş olurlar. Şeytanı kuvvetli olanın dini zayıf olur. Onun için haramlardan uzak durmalıdır.

-Zikre devam ediniz, virde önem veriniz. Çünkü kalbin tek ilacı zikirdir. Kur'an okumak, salâvat çekmek, hizmet etmek sevaptır; fakat bunlar kalbe ilaç olmaz, nefsin çirkin sıfatlarını değiştirmez. Nefsi ancak zikir terbiye eder.

-Zikir kalbin gıdasıdır; gıdasını almayan kalp zayıflar, sonra ölür.Kalp ancak zikir ile beslenir, kuvvetlenir, tatlanır, manen hayat bulur. Haramlar ve işlenen günahlar ise, şeytanın gıdasıdır. İşlenen günahlar, insanın kalbini zayıflatır; onun düşmanı olan nefsi ve şeytanı kuvvetlendirir. Bu nedenle, insanın içinde kalp, nefis ve şeytan devamlı mücadele hâlindedir. Rabbül-Alemin:
(Dikkat edin, uyanık olun; kalpler ancak Allah?ın zikriyle huzur bulur) buyurmuştur. (Rad 28)

-Yüce Allah'ı zikre devam ediniz.Zikir çekerken uyanik olunuz.Allah(cc) zikrini kalbinizin içine yerlestiriniz. Zikir kalbe yerlesince siz istemesenizde kalp Yüce Allah'i zikreder.Midenizi düsünün;o,siz istemesiniz de kendi isini görür.Siz uyurken bile işine devam eder.Içine zikir yerleşen kalp de böyledir.

*Zikir cekmeyen sofi avamdir. Nakşi listesine sadece zikir ceken sofiler yazilir.
*Nefis, nefy isbat ile müslüman olur.
*Sofiler bize dünya sikayeti ediyorlar.Ama bir sofi gelip zikr ile soru sormuyor.
*Dünya dertleri hep gafletten geliyor. Zikri sürekli cekin,günahlara meyl etmeyin. Yoksa zikr uzar gider.

-Gavs hz.lerine bir sofi gelip ,Zikrimi cekemiyorum deyince mübarek celalleniyor. Mübarek "yok hastayim,yok yapamiyorum" gibi dertlerin zikre mani olmadigini buyurmus ve her türlüsünün gafletten meydana geldigini buyurmus. Illaki zikri cekmek gerektigini buyurmustur.

-Gavs-ı  Sani yine (zikir cekmeyen rabita yapmayan kisiyi tanimadiklarini) buyurmustur.

-Gavs-ı Sânî Hazretleri, divandaki görevlilere ve korumalara buyurmuşlar;
Virdinizi çekmezseniz, 100 sene de hizmet etseniz; işe yaramaz.

- "Hatme,rabıta ve vird bizim yolumuzun esaslarıdır. bunlardan birini yapan kapımızın önündedir.İkisini yapanın eli elimizdedir.Üçünü yapanın eli cebimizdedir ne isterse alsın.

Gavs-i Sani (k.s) virdi şöyle anlatmış:

-"Düşünün sobayı nasıl ki soba yanar sonra sobayı temızlemesseniz ne olur bilirmisiniz" der "sobayı yakmaya kalkarsanız soba tıkanır dumanı gerı teper o zaman boğulursunuz, zehirlenir ölürsünüz". Gavs (k.s) devam edıyor.."virdi cekmesenız kalbe Allah cc nuru gelmez. Allahın nurunun gelmedigi kalp ne olur?... Allah cc'ı  anmayan kalp olur ve Allah'ın nuru kalbine girmez o zaman kalbe şeytanın vesvesesı girer.. Allah'ı unutmaya kadar gider, virdınızı çekin gafletsız.." dıyor sonra Gavs-ı Sani hz. gıdın hesap verın gorevlılere der.

Gavs-ı Sani Hz.lerinin vird üzerine yaptığı sohbetin bir kısmı

-Siz hastasınız ve bir doktora gittiniz.Doktor sizin hastalığınıza iyi gelecek bir ilaç tavsiye etti.Bu ilacı alırsanız iyileşeceksiniz.Ancak ilacı almıyorsunuz ve hastalık da geçmiyor.Vird kalbin ilacıdır, eğer gafletsiz çekilirse lezzet alınır ve derdinize derman olur. Vird gaflet ile çekilirse bitmek bilmez.İnsan bir an önce kalkmak ister, sıkıntı basar.Allah(cc)'dan başka bir şeyi vird esnasında düşünmek gafletdir. Gaflet ise şeytandandır.Bu yolu bitirmek lazımdır.

Şöyle bir soru soruldu;

-Efendim, biz virdi gafletsiz çekmek istiyoruz ama olmuyor. Cevaben buyurdular ki;

-Çok çalışmak lazımdır, virde başlandığında bir kerede çekmek gerekir. Vird esnasında sadece Allah'ı düşünmek gerekir.
Gavsımızınn Şiirleşmiş Sohbeti
Gavs (kuddise sirruhu) Hazretleri ile Dr. Ahmet Çağıl'ın sohbeti
S: Sofiler birbirinin elini öpmekte veya mal kaçırır gibi elini dokundurup çekmektedir. Bu konudaki emri şerifiniz nedir?
C: İznim yok, adabsızlıktır.

S: Markad-ı Şerif'in ziyaret adabı nasıldır?
C: Mürşidiniz önünüzde olacak ve rabıtayla gidecek. Yasin Fatiha ve İhlas okunacak.
S: Merkad-i Şerife Manen Pirimiz ile gittiğimize göre, Gavs ve Seyda Hazretlerinden Pirimize bizim hakkımızda rica etmesini talep edebilir miyiz?
C: Evet
S: Kazaya kalmıs namazı olan şahsın Evvabin veya teheccüd namazlarını kaza namazı niyetiyle kılabili mi?
C: Mollalara sor.
S: Hanefi mezhebinde olan sofiler Kamed'den sonra ellerini kaldırarak ezan duası okuyabilir mi?
C: Okuyabilir.
S: Dar gelirli sofiler için dergahta yardım toplanabilir mi?
C: Olabilir. Suistimal olmayacak.
S: Menzile giden otobüs tamamen sofilerle dolu ise, otobüs hareket halindeyken Kalbi zikir(vird) çekebilir mi?
C: Kalbi zikir olmaz. otobüste çekemez.
S: Amelini bitirmeyen sofiler Kelim-i Tevhid çekemiyor. Sofi olmayan kimseler Kelim-i Tevhid çekebilir mi?
C: Olmaz.
S: Vekil ne zamandan ne zamana kadar tövbe ve tarikatını tazelemelidir?
C: Sofi gibidir. her zaman yapabilir.
S: Evvabin namazını kılmadan rabıta yapsa, sonradan aklına gelip, rabıtadan sonra Evvabin kılsa olur mu?
C: Birşey olmaz.
S: işi çok olan sofiler Evvabin namazını kılmadıklarını bildiriyorlar.
C: Adabsızlık olmaz. Sevab alamaz.
S: otobüsten Menzile iner inmez Seyyidlerimiz veya orada ikamet eden sofilerle karşılaşınca, Seyyidlerimizin elini öpmek mecburiyeti hasıl olmaktadır. Duyduğumuza göre ilk defa Mürşidin eli öpülür diyorlar. Bu durumda ne yapmamız lazım gelir.
C: Birşey olmaz. mahsuru yoktur.
S: Kalbi zikir yaparken; sekiz Fatihayı okuyup hediye ettikten ve 500 veya 700 tesbih çekmeden önce Virde ara verilse, Fatihalar yeniden okunacak ve virde yenien başlanacak denilmektedir?
C:Fatihaları okuyup kalkarsa tekrar başa dönecek. Zikre başlayıp en az 3 veya 5 adet Allah derse kaldığı yerden devam eder.
S: Teypde kaside dinleyerek vird çekebilir mi?
C: Çekebilir.
S: Vird çekerken mazeretsiz olarak bir yere dayanmakta mahsur var mıdır?
C: Birşey olmaz.
S: Akşam rabıtasında mürşidimizi hatırlayabildiğimiz en güzel şekilde rabıta yapabilirmiyiz?
C: Size en güzel nasıl görünüyorsa öyle rabıta yapın.
S: Bazı dergahlarda yasin-i şerif okunmaktadır izin almak gerekirmi miktarı ne kadar olmalıdır?
C: Vird haline getirmeksizin olabilir (miktar söylemediler)
S. Vekil amme ve mülk surelerini ezbere bilmiyor fakat hatme-i hacegan duasını ezbere biliyor. Sofilerin içinde hatme-i hacegan duasını ezbere bile var ise hatmeyi kim idare eder.
C: Bilen.
S: Askerlikte tesbih çekemeyen sofiler ne yapmalıdır?
C: Fırsat buldukca çekmelidir.
S: Seyyid olmayıpta seyyidim diyene nasıl davranmalıdır?
C: Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hatırı için idare edin.
S: Cezbeli sofilerin imamlık yapmaları olurmu?
C: Tutabiliyorsa iyi olur. Mümkün değilse imamlık yapmasın.
S: Camiye gitmeksizin dergahlarda sofilerle cemaat olunup namaz kılınabilirmi?
C: Cami iyidir. Fitne olmaz ise dergahlarda kılınabilir.
S: Telefonla usta sofilere tevbe verilebilirmi sekiz şart adabı anlatılabilirmi?
C: Hayır
S: Vekiller sofilerin virdini azaltabilirmi?
C: Azaltabilir.
S: Hatme-i haceganı idare edenin abdesti bozulursa ne lazım gelir?
C: Silsile başlamamış ise yerine birini oturdur. Silsile başlamış ise devam eder.
S: Hanefi mezhebinde olan sofiler mutabaat niyeti ile evlerinde veya dergahlarda çorapsız namaz kılabilirlermi?
C: Her sofi kendi mezhebine göre amel etmelidir.
S: Camilerde salat-u selam getirilirken sofiler buna katılabilirmmi?
C: Sessizce katılabilirler.
S:Hanefi mezhebinde olan sofiler, mutabaat niyetiyle, beş vakit namazda Saadat'ın tesbihatını uygulayabilirler mi?
C: Uygulayabilir. evet.
S: Herhangi bir sofi herhangi bir vekile (ben tesbihimi çekemiyorum, tesbihimi geri al) desene yapmak lazım gelir?
C: Mümkünse çeksin, bu durumda vekil tedbir alır.
S: Yeni sofiler/ yeni vekiller, usta sofilerden/usta vekillerden sıra bulup, Sadat'a söyleyecekleri konuları söyleyememekten şikayetçidirler?
C: Zikir ile ilgili soruları vekillere arzedebilirler.
S: Abdestsiz rabıta yapılabilir mi?
C: Normal rabıtalar olur. Akşam rabıtaları hariç.
S: Menzile giderken veya Menzil'den dönerken Ş.Urfa ve Konya'ya ziyaretler olabilir mi?
C: Dönüşte izin alarak gidebilir.



Gavs-ı Sani Hz.Buyurdular Ki..


Gavs-ı Sani (k.s) Hz. leri hatme sonrası gözlerini kapatıp biraz bekledikten
sonra sohbete devamla buyurdular;

Dünyada gelmiş geçmiş insanlar içinde en fakiri İsa a.s dı. Allahu Teala
c.c. onun gibi fakirini ne hulketti ne de edecektir.Yiyeceklerinin yüzde
sekseni otlardandı.

Bir gün çöle çıktı, uzakta çok güzel bir kız gördü.Üzerinde altın, zümrüt
vardı ve elbiseleri altın sırmalıydı. Bu kız çok güzeldi. Hz. İsa a.s ona
aşık oldu.Kızın peşinden koştu. O yaklaştıkca kız da uzaklaşıyordu.
Hz. İsa onu bir türlü yakalayamıyordu. Kız dönüp Hz.İsa a.s.,

-Sen şimdi beni yakalayamazsın ama seneye bugün, bu saatte, bu dakika
bu saniye burada olursan o zaman sana varacağım ve sendan hiç ayrılma-
yacağım. Dedi.

Hz.İsa a.s. ona çok aşık olmuştu. Hiç aklından çıkmıyordu. O günden sonra
saniyeleri dakikaları, günleri,ayları saymaya başladı. O gün, o saat, o
dakika, o saniye orada oldu. Gördü ki o genç güzel kızın yerine yaşlı,
vücudu kurtlanmış bir kadın vardı. O kadından çok sıcak havada ölmüş
bir hayvandan gelen kokunun on katından daha fazla koku geliyordu.
Hz.İsa şaş kaldı şok oldu. Bu kadından kaçmaya başladı. O kaçtıkca
kadın da bir türlü peşini bırakmıyordu. O bir peygamberdi. Hemen secdeye
kapandı.

-Ya Rabbi bu nedir? dedi.

Allahu Teala c.c. da Hz.İsa a.s.'a

-Ya İsa o dünyadır. Önce çok güzel bir kız gibi gözükür ama sonrası o
yaşlı kadın gibidir. Bulaştımı bir kere peşini bırakmaz. Kalbe inerse
çıkması zordur. Dünya kemalindedir ama bu dünyayı ahiret için kullanırsa
o zaman tamamdır. Çok çalışmak, çok gayret etmek ve sadık olmak
lazım.

 Gavsımızın(k.s) para hakkındaki sözleri

-Gavs Hz. yemin etti, bizim evimize haram girmemiş, Seyda Hz. de bizim evimize haram girmemiş dedi, biz de diyoruz ki, bizim evimize haram girmemiştir. Sizler de bizim işimizde çalışıyorsunuz, dikkat edin. Bu mala haram karıştırmayın. Dikkat etmezseniz siz vebaldesiniz. Helal kazanmak başlı başına bir ibadettir.
Biz bu dergiyi (Semerkand yayınlarını) dini İslam için, insanların eğitimi için, hem de tekkenin ihtiyaçlarını karşılamak için çıkarıyoruz. Sofiler geliyor çorba lazım, ekmek lazım, yatak lazım, bunlar için para lazım. Parasız olmuyor, dünya için de çalışmak gerek, hizmetin devamı içinde paraya ihtiyaç vardır, bunun gibi dünya için çalışmak ameli salihtir.
Yoksa bize para lazım değil. Biz malımızı, canımızı, devletimizi (malımızı mülkümüzü), elbisemizi sofilerin ayaklarının altına atmışız. Bu tarikatı aliyenin gayesi hizmettir.

-- sofiler paranız çok olsun ama paranızı cebinize koyun kalbinize koymayın

---Gavsı Sânî -kaddesallâhu sırrâhil aliyye- 23 Temmuz 1994 târihinde buyurmuşlar ki;
-Sofiler; bu zaman, maddiyat zamânıdır. Sofilere söyleyin; para kazanacak iş yapsınlar. Maddiyat olmadan hizmet olmuyor. Para cebde olsun, kalbe girmesin; korkmayın. Eğer; kalbe girerse, o tehlikedir. İnsan yaşıyor; paraya ihtiyaç var. Hastalansa, tedâvisi için; bir fakire bir somun alıp verebilmek için; Menzil'e ziyârete gelebilmek için. Onu bir kâfire, münâfığa, münkire muhtaç etmemek için, paraya ihtiyaç var. Zîrâ kâfir, münâfık, münkir, sofinin ya îmânını ya nâmusunu ister. Para, dünyâ saltanatı sürmek için değil; Allah yolunda tasadduk etmek içindir. Hadis - i Şerif'de; "Âhir zamanda ümmetimin zengini daha hayırlıdır." buyrulmuştur. Yine bir Hadis - i Şerif'de; "Veren el, alan elden hayırlıdır." buyrulmuş. Seydâmız (Muhammed  Râşid -kaddesallâhu sırrâhil aliyye- Hazretleri), mâneviyâtın yanısıra, madden zengin olmasaydı; çorba verebilir miydi? Bizim niyetimiz, Seydâmızın ayağının tozu olabilmekti; onu da beceremedik


--DÜNYADA ÇOK PARA KAZANAN BİR KİŞİ DÜNYADA ÇOK HÜRMET GÖREBİLİR REİSİCUMHUR VE BAKANLAR KİME HÜRMET GÖSTERİR; PARASI OLANA VE DÜNYA PARASI OLDUĞU ZAMAN DÜNYA KAPILARI AÇILIR. NASILKİ DÜNYADA PARANIZ OLDUĞUNDA HÜRMET GÖRÜYORSANIZ, AHİRETTE DE HÜRMET GÖRMEK İÇİN KAPILARIN AÇILMASI İÇİN AHİRET PARASI BİRİKTİRMEK VE AMELİ SALİH (SALİH AMEL) İŞLEMEK LAZIM Kİ, ORADADA PEYGAMBERLER, SAHABEYİ KİRAM VE EVLİYALAR HÜRMET GÖSTERSİN VE YER GÖSTERSİN.
ONUN İÇİN DÜNYADA TİCARETİ İYİ YAPMAK VE CEBİMİZİ SEVAP VE İYİLİKLERLE DOLDURMAK GEREK. NASIL Kİ PARASI ÇOK OLANA İZZET VE İKRAMDA BULUNULUYORSA AHİRETTE DE SEVABI ÇOK OLANA HÜRMET GÖSTERİLİR.

GAVS HAZRETLERİ BUYURDULAR Kİ; DÜNYA AHİRETİN PEŞİNDEN GELİR AMA, AHİRET DÜNYANIN PEŞİNDEN GELMEZ.

SİZ AHİRET İÇİN YANİ Allah (C.C.) RIZASI İÇİN ÇALIŞIRSANIZ DÜNYALIK SİZE KENDİSİ GELİR.

HZ.PEYGAMBER (S.A.V.) ÜMMETİNE ÇOK DÜŞKÜNDÜR. AHİRETTE DİĞER PEYGAMBERLER KENDİ NEFİSLERİNİ DÜŞÜNÜRKEN, BİZİM PEYGAMBERİMİZ HZ.Muhammed  (S.A.V.) ÜMMETİ ÜMMETİ DER. BİZDE ONU MAĞDUR ETMEMEK İÇİN ÇALIŞMAMIZ LAZIM.



Gavsımızdan Rabıta Tarifi..
Muhammed  Raşid Hazretlerinin (k.s) sağlığında
kardeşi ve halifesi Abdülbaki Hazretlerine soruluyor:
- Seyidim, kitaplarda rabıtanın çeşit çeşit tarifleri yapılmış,
siz nasıl yapıyorsunuz?

Abdülbaki Hz. şöyle buyuruyor:
- Rabıta akşam namazından sonra yapılır.
15 dakikadan az olmaz, bir buçuk saate kadar uzayabilir.
Rabıta yapacak olan yüzünü kıbleye döner ,
otururken sağ ayağını sol ayağının altından çıkarır,
gözlerini yumar, 25 Estağfirullah çeker.
Estağfirullahlar ile günün ağırlıkları ve dünya didişmelerinden kirlenen kalbi temizlemeye başlar.
Daha sonra Sultanımızı azim, nurani ve latif makamda düşünür.
Mesela bir kürsüde durduğu yerin başından arş-ı ala’ya uzanan nurani bir sütun tasavvur eder.
Allah’ın rahmeti Sultanımızın başına nurani bir sütunla iner ve birleşir.
Mürid o nurani sütundan nurani bir ziyanın kılıç gibi kendi kalbine aktığını düşünür.
Kalpteki günahların mermere damlayan asit gibi
kalpte yara açtığını düşünerek bu nurun o yaralara merhem olup kalbi cilaladığına inanır.
Cilalaya cilalaya bir hafta rabıtanın içinde kaybolursa,
rabıtası yoğunluk kazanır ve o insan istikamet sahibi olur.
Tarikattan çıkmak istese de artık çıkamaz.

- Ya Seyidim, bir insanın rabıta zamanında bir işi olsa
bu rabıtayı sonra kaza mı edecek?

Şöyle cevap verdiler:
- Bizi birisi çağırırsa 25 Estağfirullah çekip gözümüzü açarız.
Giderken gözler açık olduğu halde rabıta devam eder.
Mecbur olmadıkça konuşmayız.
Elimiz işte olsa bile, gönlümüz rabıtada olur.



Gavs-ı Sani Sultanımızın Sohbeti.

Size bir kaç şey söyleyeceğim...
Bu Nakşibendi tarikatının gayesi Allah-u Teala'nın rızasıdır...Bu tarik-i alanın gayesi , emri bil maruf nehyi anil münkerdir....
Allah-u Teala'nın emrini yerine getirmek ,Allah-u Tealanın yasak ettiği hareketlerden uzak kalmaktır....Hepsi gaye budur....
Bu da insanın gaye kalbini nakşetmektir...Bu da ibadettir...Allahu Teala Kur'an- ı Kerimde böyle buyurmuş : "Ya ademoğulları,
şeytana tabi olmayın. O sizin düşmanınız , zahiren düşmanınızdır.Bize ibadet edin..."Bu ibadet etmek Tarikat-ı Müstakimdir....
Hepsi gaye odur...Gaye Allahu Tealanın emrini yerine getirmek , Allahu Tealanın yasak ettiğinden uzak kalmaktır...Hepsi gaye odur.
Bunu insan yaparsa Ameli Salih olur...Ameli Salih ise Allahu Tealanın rızasıdır...İşte bu Tarikat-ı Ala üzeinde duruyoruz....Bu tarikat-ı ala
nın gayesi Allahu Telanın rızasını almaktır...Ve Allahu Tealanın emrini yerine getirmektir...Bunun için de insan , üzerinde çalışması lazım...
Niyet koymak lazım....Sonra bütün ameller de niyetle olur.Niyet olmazsa o amel olmaz.İnsan abdest alırken niyet olması şarttır.İbadet
yaparken niyet olması şarttır...Bütün ameller de kalben olmalıdır.Gavsımız kaddesallahu esrarahum aliyye bu niyet üzeinden sohbet yapmıştı:
İnsan sabahleyin kalkarken , elbiseyi giyerken , bir iki dakika kalbinden niyet olması şarttır.Yarabbi , ben sizin için gidip çalışacağım , sonra insan mesleği neyse gidip çalışmak lazımdır,dünya işi de şarttır.Allahu Teala şart koymuş ama hayır yollarına gitsin şer değil.Sonra şer olursa insan mahvolur,
zarar görür ,felaket olur ve işte niyette lazım , hayr olmak için...Yarabbi ben sizin için gidip çalışacağım . Gayemiz bizim rızasını almaktır. Gaye bu çalışmak kendi rızkım için değildir..Razıkı mutlak sensin. Çalışsam çalışmasam bana vaadetmişsin  ben rızkını vereceğim diye söylemişsin. Aile efradımızı üzerimize vacib etmişsiniz Yarabbi bu ailemin ihtiyacını görmek için gidip çalışıyorum Yarabbi , bir de sevaplarımı arttırmak için gelen sevaplar için bu sevaplar için çalışıyorum Yarabbi. Böyle bir niyet ederse kalbinden sanki o insan camiye gidip ta akşam oluncaya kadar Allahu Tealaya ibadet yapmış olur. Doğru bu da ibadettir dünya değil , sonra dünya olursa Allahu Teala lanet getirir ona.Hadisi şeriftir Peygamber aleyissalatu vesselam buyurmuş :"Eddünya vema fiha melune illa zekerallahu" dünya ve bütün dünyanın içerisindekiler melundur . Allahu Teala lanet getirmiş. İnsan niyet ederse Allah rızası için bu hariçtir.İşte bu niyet onun içindir. Dünyanın melanetinin altın girme sakın. Daima kalbinden niyetini sağlam sürmek daima kontrol etmek daima  Allah rızası için yapmak , ki ibadet olsun. Ki o çalışmasını menfaat almak için lazımdır. Onun için niyetini kontrol etmek için niyet şarttır.Allahu Teala şartı koşmuş. Bunun için bizde daima kontrol altına alalım kalbimizi. Şeytana bırakmayalım nefse bırakmayalım. Sonra onlar düşmandır. Düşman düşmana acımaz. Düşmandan düşmana hayır gelmez. Daima kötülük ister. Sonra Allahu Teala Kur'an-ı Kerimde : "inne nefse leemmaretün bissui" diyor. Nefsi emmare insadan daima kötülük ister. Hayr istemez. Sonra düşmandır o da...E.. Allahu Teala insan bir dönerse Allahu Tealaya , Allahu Teala onun kademesine gelir . Bir insan Allahu Tealaya bir kademe gelirse ... Allahu Teala ona on kademe gelir...Sonra dünya çok pistir. İnsana çok zarar verir...Hatta Hazreti Aleyhissalatu Vesselam "...dünyanın mihnetini günahların anasıdır." Bütün günahlar ondan kaynaklanıyor dünyadan kendini muhafaza etmek şarttır. Dikkatli olacaksınız. Niyetini Allah rızası için gidip çalışmak lazım. Sonra çalışmakla çok büyük menfaat olur. Özellikle bu zamanda. Özellikle bu asırda gündüz gece çalışmak lazımdır. Çünkü biz gaye Peygamber Aleyhissalatu Vesselamın keyfini yerine getirmek içindir. Sonra Peygamber Aleyhissalatu Vesselam kendi ümmetini çok severdi. Başka peygamberler gibi değildi. Sonra kıyamet günü bütün peygamberler ,sonra kıyamet günü Allahu Teala insan eziyet görmezse cennete giderse o cennet hoşuna gelmez. Eziyet görünce yorulunca insan rahat oturunca o rahatlık insanın hoşuna gider. Kıyamet günü Allahu Teala cehennemin gemlerini bırakıp bütün insanların üzerine geliyor. Gelince peygamberler arşı alaya arşın kendine ( sarılıp ) Yarabbi beni kurtarın ,Yarabbi beni kurtarın , diye bağırıyorlar. Sadece bizim Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam Muhammed  Aleyhissalatu Vesselam kalkıp Yarabbi benim ümmetimi kurtar diyor. Kendi nefsini istemiyor kendi ümmetini istiyor. Biz de onun için çalışmalıyız. Sonra çok sever. Başka ümmetler gibi değil. Bunun için onun keyfini getirelim. Sonra Peygamber Aleyhissalatu Vesselam Allahu Tealaya dua etti : Yarabbi benim ümmetimin ömrünü en kısa vermişsiniz Yarabbi. Sonra kıyamet yaklaşıyor. Ne kadar kötülük varsa kıyametin yaklaşmasından oluyor. Hem dünya çok kötü olmuş hem de zamanı çok kısadır , kısa zamanda vefat ediyorlar gidiyorlar sevabı da azdır. Kıyamet günü Peygamberlerin bazısından benim ümmetimin sevabı azdır diye utanıyorum Yarabbi. İsterizki ümmetimiz de biraz fazla olsun diye Yarabbi istiyorum. Hem onların zamanı kısa hem de en kötü zamanda yaşıyorlar hem de sevabı az oluyor ben utanıyorum diye dua etmiş. Onun için Allahu Teala Peygamber Aleyhissalatu Vesselam için ya da öteki Peygamberlerde bir günaöh bir günah idi.Bir hayır bir hayır idi. Bir hayır yaparsa bir hayır yazıyordu Allahu Teala buna da bir günah bir günah idi ama Peygamber Aleyhissalatu Vesselam hayrını fazlalaştırmak için Allahu Teala ona mükafat vermiş. Bir sevap on sevap yazdırır en az. Bazı sevaplar vardır bin sevap yazdırır binbeşyüz sevap yazdırır bir trilyon sevaplar da vardır.Bu sevaplar çoktur.O da Allahu Teala büyük nimet Peygamber Aleyhissalatu Vesselama vermiş. Onun için mesela insan  Mekke'de bir sevap yaparsa bir Lafzai Celal söyler sanki yüzbin sevap Allahu Teala ona yazdırıyor yani bire yüzbindir...Mekke'de Medine 'de bir bindir o kadar sevap oluyor. Bir kelime Lafzai Celal söylerse mekke de sanki yüzbin kelime söylemiştir. Allahu Teala yazdırıyor.Normal bizim herkes kendi memleketinde bir söylerse on yazdırıyor. Bir de Allahu Teala mesela kalp Allahu Tealaya mahsustur. Allahu Teala insanın kalbine bakar. Bu kalbe düşünce haram düşünceler olursa kötü düşünceler kalbine girerse Allahu Teala yazdırmaz. Sevap olursa yazdırır hayır olursa yazdırır ama günah olursa yazdırmaz. Sonra kalp Allahu Tealanın azametinin eliyle yazdırıyor kendi eliyle yazdırıyor. Bunun için Allahu Teala haram niyeti de yazdırmaz. Hayır sevabı yazdırır.Mesela insan niyet ederse Yarabbi ben sizin için bu şeyi yapacağım bu cami yapacağım bu Mekkeye gideceğim yahut hacca gideceğim böyle bir sevap niyet ederse yaparsa on yazdırır yapılmazsa bir yazdırır. Ama bir insan günaha niyet ederse ben filan adamı haşa öldüreceğim harekkette ediyor ama vuruşma olmuyor vuruşma olmazsa melekler yazmaz. Niyet ediyor ben filan adamı öldüreceğim filan adama zulm yapacağım filan adamı şöyle yapacağım harekette ediyor. Ama Allahu Teala yazdırmaz yaparsa da yazdırır yapmazsa yazdırmaz. Ama sevap olursa hemen niyet ederse yazdırır. Yaparsa on yazdırır yapmazsa bir yazdırır. Daima insanın kalbinde niyet olması şarttır. Yaparsa Allahu Teala sevabını verir yapmaza Allahu Teala onu mahrum etmez.Gavs k.s.a her sene hac niyeti yapıyoruz.  Daima niyetimiz ;kalbimiz bu sene gelince ben hacca gideceğim. Eğer Allahu Teala bize nasib ederse onu Allahu Teala yazdırır sevap. Nasib de olmazsa gene hac sevabını alır. Daima o niyetle insan bir şey yazdırır. Sizin geldiğinize çok memnun kaldık. Allah razı olsun. Yalnız sizden ricamız şudur : daima Allah rızası için çalışalım Allah rızası için yola gidelim. Allah rızası için kalpten niyet edelim. Ki Allahu Teala bu iyi şeyleri bize nasib etsin. Yani Türkiye'nin her yerinden geldiniz Allahu Teala her kademden Allahu Teala on sevap size yazdırır. Sonra bu niyet Allah rızası içindir. İnşAllah başka şeyler olmasın . Bunları silip atmak lazım yani Allahu Tealanın rızası için olmayanları kaldırıp atalım ya da hayır olsun. Yalnız çalışmanızı istiyoruz ki Peygamber Aleyhisselatu vesselamın keyfi gelsin.Peygamber ( s.a.v) beyaz yüzle onun huzuruna gidelim beyaz yüzle onun keyfini getirelim. Allahu Teala Peygamber (s.a.v) için çok şeyler vermiş sonra büyük Peygamberlerden biridir...Sonra Allah-u Teala çok büyük bir makam vermiş. Böyle insanlardan böyle peygamberlerden onun gibi Allahu Teala makam vermemiş. En büyük peygamberlerden birisidir. Onun için ümmeti de böyle sadık olsun . Sonra bu Tariki Nakşibendi çok büyük bir atılımdır. Müstakimdir.Sonra en sadık yolsa Eba Bekir-i Sıddık (r.a)dur. O sıdkıyla gidiyor.  O sıdkıyla sadık olmak şarttır. Sadık olalım biz menfaat görelim Peygambe Aleyhissalatu Vesselamın....Allahu Teala bu Tarikati Müstakimden bizleri nasib etsin . Bu Tarikati Müstakim devam etsin ta kıyamete kadar. Bizi Aleyhisselatu Vesselamın şefaatinden ayırmasın. Bu Saadat-ı Nakşibendiye nin gölgesinden ayırmasın Peygamber Aleyhisselatu vesselamın yolundan ayırmasın. Saadatı Naksibendinin yolundan Tarikati Müstakimden ayırmasın. Allah yardımcınız olsun.İnşAllah bizlerde sizlerde Peygamber (s.a.v) yolundan gidelim. Hepsi gaye odur onun için çalışalım hepsi onun için ileri götürelim zira biz çok büyük bir zarardayız.Kıyamet gününün en dehşetli en zahmet en tehlike zamanındayız. Bu tehlikeli zamanda çalışmak şarttır. Gündüz gece çalışacağız  sonra çalışmak Allahu Teala çok seviyor Saadatlar da seviyor.Onun için dünya değil de ahiret için çalışacağız Allahu Tealanın keyfine gitmek için nazarlarını beraber olmak için Allahu Teala bu yolu bu tarikati insanımıza nasib etsin. Yetmiş milyonu nasib etsin. Allah yardımcınız olsun. Allah muhafaza etsin. İnşAllah kıyamet günü birlik beraberlik içinde oluruz. Allah yardımcınız olsun....


05/05/2005 Tarihinde Gavs-i Sani Hz. Sohbeti
Hepiniz hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Biraz daha öne gelseniz iyi olurdu.
Bu tarikat ı Nakşibendiye'nin gayesi Cihat'tır.. En büyük cihad nefis ve şeytan üzerinedir. İlk önce insan kendi nefsine dikkat etmesi gerekir. Nakşibendilerin amelleri, zikirlerinin gayesi kalp hidayeti içindir.

Peygamber(sav) Vücut ta bir et parçası vardır o kalptir. Kalp hidayet bulursa bütün vücut hidayet bulur buyuruyor. Kalp ifsat olunca bütün vücut ifsat olur. Kalp hidayet bulunca bütün vücud hidayet bulur.
Bu tarikat ı Aliyeye nin hedefi kalbin hidayetidir. Bu tarikatı aliye kalbin takvasıdır. Hedef niyettir niyet olmayınca hedef olmaz.

Şeytan ve nefis çok büyük düşmandır kedi nasıl fareyi delikten gözetliyor, nefes bile almıyor, ses çıkarmıyor, fare kendisini bilmesin, çıksın diye. Şeytan ve nefiste öyledir. Şeytan da aynı kedi gibi nerede nokta görürse oradan vurur.

Niyeti daima kontrol etmek lazım. Kibir, gurur gibi hasletlere dikkat etmek lazım. Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki: bütün ameller niyete bağlıdır. Niyet, Allah (cc) rızası için olursa ameller makbuldür, olmazsa salih olmaz. Dünya bir imtihan yeridir. Niyeti daima kontrol etmek lazımdır. Bunun için niyeti Allah (cc) rızası için olsun.

Peygamberimiz (sav) dünya muhabbeti bütün kötülüklerin anasıdır buyurmuştur. Allah (cc)dünyaya lanet emiştir. Dünya mel?undur. Sabah kalkarken, elbise giyerken, ayakkabıyı giyerken bir dakika iki dakika Ya Rabbi ben senin için çalışıyorum. Sen rızkımızı vermeyi vaad etmişsin. Bundan şüphem yok.

Ailemin rızkını kazanmak için çalışmamı da vacip etmişsin. Onun için çalışıyorum ya rabbi derse sabahtan akşama kadar seccadede gibi ibadet yazılır.

Hem dünya işlerini kazanır hem de ibadet sayılır. Bakıyoruz dünya küfrün denizi olmuş. İnsan hem kendini kurtarmaya gitsin hem de insanları kurtarmaya gitsin.

Bütün dünyanın hidayetine vesile olsa kendisi hidayet olmasa bir şey yapmış olmaz. Bir insan bir kimsenin namaz kılmasına,
hidayetine sebep olmuş, onun sevabı kadar kendisi de sevap kazanır. Bu büyük bir kazançtır. Büyük bir fabrikadır. Gece de gündüz de çalışmak lazım. Biz bakıyoruz ki peygamber (sav)in gösterdiği yol biz bu yolu görüyoruz.

Bu Tarikati Aliyye'de niyeti de işi de aynıdır. Kıyamete kadar elle vücutla dille kalple üzerinde duralım. Bu dini islam'ın en doğru şeklini Allah (cc) bize nasip etmiş, sağlam tutalım, bozulmasın. Tarikat bozulmaz insan bozulur. Bir insan niyetine göre düzgün veya bozuk olur niyet kalp ile olur. Allah (cc) kandırılamaz. Allah (cc) kalbi biliyor, kalbe bakıyor. Bir insan, insanı kandırır, Allah (cc) yu mümkün değil, sağlam olması lazım.

Allah u Teala (cc) olun millet için şu için bu için... daima sağlam olmak lazım. Niyeti Allah (cc) rızası için yapmak lazım. Kuvveti o veriyor. Bütün Peygamberler günahsızdır. Allah (cc) musibeti sevdiklerine verir. Sabretmek lazım, her şey bize Allah u Teala (cc) veriyor veren O'dur.

Her şeyi ile O'dur. Gavs (ks) diyor ki: şeytanların hepsi istirahata girmiş insan şeytanın vazifesini almış. Akrabası olsun, komşusu olsun, tanıdığı olsun, anası olsun, babası olsun, kardeşi olsun... insan insanı bozuyor. Kimsenin lafını dinlememek lazım. Allah rızası için yapmak lazım.

Peygamberimiz () kendi ümmetinin üzerinde çok duruyor. Kendi nefsinden fazla ümmetini düşünüyor. Bütün peygamberler kendi nefsini kurtarmaya çalışıyor sadece bizim peygamberimiz ümmetini kurtarmak için çabalıyor. Bunun için mutabat lazım. Allah u Teala (cc) bize bu vazifeyi vermiş. Onun için çalışmak lazım. Yüzümüzün beyaz olması için çalışmak lazım. Bu çalışma da

dünyada olur. Ahirette çalışma yoktur, amel yoktur, tövbe yoktur. Biz pişman olmadan pişman olalım. Ahirete gitmeden dünya da pişman olalım. Ahiret düşünülürse dünya gibi, dünyada da ahirette de illa para lazım. Para yoksa elbiseyi nasıl alacak, yiyecek nasıl alacak, ahirette de zengin olana hürmet edilir. Ahiret parası olana Allah u Teala (cc) makamat verir, kapılar açılır, ahiret parası için ameli salih için.

Dünyada hangi fakir, reisi cumhura, başbakana gitmiş. Ahirette de öyledir. Ahiret zengini de dünya zenginin dünyada keyf ettiği gibi ahirette keyf yapar. Dünya geçicidir. Ahiret kalıcıdır. Dünya da çok yaşasa yüz sene, on beş sene çocukluğa geçiyor, bir şey anlamıyor. Seksen beş senenin yarısı yatmaya gider. Kalıyor kırk iki- kırk üç senesi onu da dünya laklakaya giderse yazık olur.

Kefen de kaç gün... bozulur gider, çıplak kalır, rezil olur, ama insan ameli salihle giderse makamat olur. Ameli salih Allah (cc) olandır.
Gavs (ks) buyurdu insan Allah u Tealaya (cc) inanmıyor, gönderdiği elçiye de inanmıyor, ulemaya, Kuran?ı Kerim?e de inanmıyor. Nasıl olur? Bir çocuk söylese bu delikten yılan girmiş, yılanın korkusundan o delikten elini sokmaz.

Allah u Teala (cc) kıyamet olacak buyuruyor. Çehennemi bildiriyor. Sanki hiç işitmemiş inanmıyor. Dikkat etmek lazım. İnanmak lazım. Belki de o delikten hiç girmemiş, ahiret ateşi yedi defa kevserde yıkandıktan sonra dünyaya gönderilmiş. Cehennem ateşi çok siyahtır. Harareti çok oluğundan siyahtır. Çay gibidir.

Nasıl çay demi fazla olunca koyu olur, cehennem ateşi de öyledir. Bir nokta ateş cehennemden dünyaya gelse dünyayı silip götürür. İnsan bir düşünüp kendi nefsi ile meşveret etmek lazım. Gavs (ks) diyor bir genç dağa gitmiş yalnız bir kız onunla zina etmek istemiş , genç kendi nefsine demiş, bu birkaç dakika da biter. Sen cehennem ateşine nasıl dayanacaksın?

Bir kibrit yakmış elini tutmuş iki dakika dayanamamış, yara olmuş. Genç ey zalim nefsim sen kibritin ateşine iki dakika dayanamıyorsun, cehennem ateşine nasıl dayanacaksın? Demiş oradan uzaklaşıp gitmiş.

Allah (cc) muhafaza etsin sadatlar böyle emretmiş. Bu naksibendi kıyamete kadar devam eder. Niyetini sağlam tutmak lazım. Dünyaya kapılmamak lazım. Niyet Allah (cc) rızası için olmak lazım. Niyet Allah (cc) için olursa o, dünya sayılmaz. İnsan ne kadar çalışırsa çalışsın
Allah (cc) onu affetmezse kurtulamaz. Bir evliya vardı. Beş yüz sene ibadet yapmış,

bir nokta kadar gaflette olmamış. Vefat etmiş, Allah u Teala (cc) onu çağırmış, beş yüz sene amel yaptın, ibadet yaptın sana amellerinle mi mükafat verelim, affederek mi mükafat verelim? Ya Rabbi beş yüz sene ömür verdin senin yolundan hiç çıkmadım. Amellerimle mükafat ver.

Allah u Teala (cc) meleklerini çağırmış ne kadar ameli varsa hesap edin nimetlerimizi de hesap edin denkleştirin ona göre mükafata verin. Bir göz için beş yüz sene ibadeti karşılamış. Öbür nimetlerinin mümkün verecek kadar beş bin sene ömrü olsa insan takati olmaz.

Allah u Teala (cc) buyurmuş. Onu cehenneme atın da nimetlerimi bilsin. Sonra amellerinin karşılığını verin. Allah u Teala (cc) en affı çok büyüktür. ALLAHu Teala (cc) affı yüz kısımdır. Bir kısmı dünyaya gelmiş, doksan dokuzu ahirete kalmış. Allah u Teala (cc) rahmediyor, rahmeti olmasa Ehli Kürü, hayvana çevirir. Ehli küfrede o bir rahmetle, dünya malını veriyor, akıl veriyor, hanım veriyor, doksan dokuzunu ahirete bırakmış

Müslümanlar
için hepsi ehli iman için. İnsan birmıskal-i zerre kadar imanını kurtarıp ahiretet giderse büyük bir müjde vardır, imansız giderse rahmet yoktur, şefaat yoktur, hiçbir kurtuluş yoktur. Çalışmak lazım, sadatın yolundan ayrılmamak lazım, gayret göstermek lazım.
Onların yolundan ayrılmamak lazım. Evlattır, daima ters giderse baba ona bir defa bakar, iki defa affeder, üç defa affeder, hata hata , olmaz. İnsan, hatasız olmaz.Hatasız,meleklerdirHatasız,Peygamberlerdir.
Şeytan, nasıl hata yapmış. Hata değil, Allah (cc) istedi.

Allah u Teala (cc) nın cennetten kovmasına sebep olmuş. Hatalar, bilmeden, unutarak olursa,sadatlar ona bakmaz. Nefisle, kibirle yapılırsa olmaz. Sadat-ı Nakşibendi?nin birisi, rüyada görmüş: Peygamberler geçiyor. Herkes ümmetinin almış. Ben de tam asfaltın kenarında çamura girmiş, boğazıma kadar çamura batmışım Baba Adem geçti. Yardım istedim, bakmadı. Peygamberler geldi, geçti.

Evliyalar geldi, geçti. Tam ümidimi kestim, çok üzüldüm. Bir baktım sofi gibi birisi tek başına, elini sırtına koymuş, kabar kabar geziyor. Hiçbir peygamber, hiçbir evliya kurtaramadı. Bu mu kurtaracak? Tam başıma geldi. Ben seni kurtarayım mı? Hemen elini uzattı, asfaltın üzerine çıkardı. Haydi gidelim dedi. Ben bir sorayım dedim. Bu kimdir? Dedim.

Kurban sen kimsin? Dedi:ben şah-ı Nakşibendim. Kurban sizin isminiz dünya da çok büyüktü, çok hülafalarınız, salikleriniz, sofileriniz vardı, onları bırakıp nereye gidiyorsun?Cebinden bir kutu çıkardı. Dedi: bütün halifelerimiz, saliklerimiz, sofilerimiz bu kutunun içinde.
Haşr, hesap, mizan göstermemek için Allah u Teala (cc) şefaat talep ettik

Allah (cc) da kabul buyurdu, cennete sokmak için bu kutuya koydum.
İnşAllah, bizde o kutuya gireriz. Çalışmak lazım ama..... inşaAllah büyük bir ümidimiz vardır. Allah u Teala (cc) inşaAllah bizi o yoldan ayırmasın, o yolun mükafatını bize versin. Allah u Teala (cc) bize naip etmiş, bu yoldan ayırmasın.

Gaye , bu Tarikat-i Aliyeyi götürmek. Biraz gayret göstermek lazım. Ezan okunuyor. Hiçbir şey olmaz. Gavs (ks) buyurdu. Bir hırsız vardı. Bal çalıyordu. Bir petek temin etti. Peteğe döndü ve arılara siz vız vız edin sakın ölmeyin ben sizin yiyeceğiniz balıda, kendim içinde getiririm. Siz de ölmeyin. Sadatın balı çoktur. Çok çalışmak lazım. Onlar hemen arıyor. Gündüz gece müşteri arıyor. Bal satmak için. Allah u Teala (cc) bize müşteri göndermek nasip etsin. Allah (cc) yardımcınız olsun!


Gavsımız buyurdular ki..
.Her ne iş yaparsanız yapın niyetiniz Allah'ın (cc) rızası olsun.

:flower:


 .Namaz akıl baliğ olan herkesin üstüne farzdır.Herkesin her şartta yapması gereken bir ibadettir.Yapılmazsa çok büyük cezası vardır.Bazı alimlere göre 500,bazı alimlere göre 70000yıl cezası vardır.Kişi hasta olsa,hareket edemeycek olsa bile ima ile de olsa namzın kılmak zorundadır.Kişi suda boğuluyor olsa,sekerat anı gelmiş olsa o vaktin namazını eda etmek zorundadır.

 

:flower:


 .Bu tasavvufun gayesi Allah(cc) rızasını kazanmaktır.Allah'ın emrini yerine getirmektir.Tasavvuf ,İslam'ın özüdür.Bir süt gibi bembeyazdır.Ufak bir leke hemen farkedilir.Çok dikkatli olmak gerekir.Bu tasavvufun ve Sadat- kiramın en büyük faydası son nefeste görülür.

 

:flower:


 .Halim olun,yumuşak olun,tevazu sahibi olun,sizleri tenkit edenlerin ellerini öpün,onları anlamaya çalışın,size gelenlerin anlattıklarına karşı tarafı dinlemeden hüküm vermeyin,dinleyin,kızmayın,üstünlük taslamayın,her iki tarafı dinleyin,öyle karar verin.

 

:flower:


 .Halim olun,yumuşak olun,tevazu sahibi olun,sizleri tenkit edenlerin ellerini öpün,onları anlamaya çalışın.Bir talip muhabbet ehli olmasa bile adaba riayet ederse,sadatlar onu bırakmaz.

 

:flower:


 .Bir tek kişinin hidayetine sebep olmak,Resulullah'e(sav) kadar zincirleme menfaat verir.O kimsenin yaptığı  bütün ameli  kadar,(amel ondan eksilmeden) sebep olana,sadata ve Rasulullah'a(sav) kadar menfaat verir.

 

:flower:


 .Zikir kalbin gıdasıdır.Gıdasını yeterince alamayan bir kalp zayıflar,sonra ölür.Kalp ancak zikir ile beslenir,kuvvetlenir,tatlanır ve manen hayat bulur.Haramlar ve işlenen günahlar ise şeytanın gıdasıdır.İşlenen günahlar,insanın kalbini zayıflatır,onun düşmanı olan nefsi ve şeytanı kuvvetlendirir.Bu nedenle insanın içinde kalp,nefis ve şeytan devamlı mücadele halindedir.Rabbül-alemin,'Dikkat edin,uyanık olun;kalpler ancak Allah'ın zikriyle huzur bulur'(Ra'd13/28) buyurmuştur.

 

:flower:


 .Şeriata kesinlikle  uyun.Hissi ve duygusal davranmayın.Sufilerin çoğu ne yaptığınız(hizmet olarak bilmeyebilir).Sıkıntılarını Allah cc bilsin.Başkalarının lafları sizleri yıldırmasın.Her türlü sitem,sıkıntı,suçlama olacak,bunları yaşayacaksınız.Yaptığınızı Allah'ın(cc) rızası için sevdiğiniz zatın hatırı için yapın.Mükafatını Allah cc versin.Sabırlı ve mantıklı olun.Hep beraber istişare yaparak karar verin.

 

:flower:


 .Sufilere söyleyin ,sufileri kusurlarıyla birlikte sevsin ve onları noksanlarıyla kabul etsinler.

 

:flower:


 .Hizmet canı gönülden olacaktır.Gaye Hz .Muhammed   'in(sav) ümmetine hizmettir.Koşacağız,yorululursak bir başkasına devredelim.Ama samimi olalım.Hizmet aşkımızı devamlı tazeleyelim.Sadatların istediği gibi hizmet etmek isteyen kişi hilim ve yumuşaklık göstermelidir.Sufilerin sırtına basmayalım.Allah cc yolunda yapılan hizmette kendi çıkarlarını gözeten kimse cehennemde yerini hazırlıyor demektir.

 

:flower:


 .Hizmet ahiret rızkı içindir.Ahiret elbisesi hizmettir.Kefen ahiret elbisesi değildir,kefen çürür.Hizmete çıkmış kişi eve dönünceye kadar zikir halindedir.




GAVSI SANİ HZ. Lerinin DÜZCE VAKIF GÖREVLİLERİNE YAPTIĞI SOHBET

Nakşibendi yolu kalbi nakşetmektir. Bu yol hakikattır. Olmasa idi 800 yıl bozulmadan durmazdı. Hatta onunda evveli vardır. Bu nakış özü itibari ile lafzı celalde vardır. Bu yol Ebubekir sıddıka dayanır. Sizde bu yola sahip olun. Çok çalışmak klazım.
Hz. Peygamber buyurduki  Bu dünya melundur. İçindekilerde melundur. Ancak niyet Allah c.c. Rızası olanlar hariç. Bu hadisin tefsirine dayanarak GAvsımız r.a. buyurduki İnsan sabahleyin kalkarda kalbinden bir iki dakika niywet olması şarttır. Yarabbi ben sizin için gidip çalışacağım Gayemiz sizin rızanızı almaktır. Gaye bu çalışmak kendi rızkım için değildir. Razık-ı Mutlak sensin. Yarabbi çalışsamda çalışmasamda bana vaad etmişsin. Ben sizin rızkınızı vereceğim diye söylemişsin. Aile efradımızı üzerğimize vacip etmişsiniz. Yarabbi bu ailemin ihtiyacını görmek için gidip çalışacağım. Böyle bir niyet ederse kalbinden sanki o insan camiye gidip secdeye gidip ta akşam oluncaya kadar ibadet etmiş gibi olur. Çok çalışmak lazım.
Allahu Teala kullarını; kendi nefsinden çok sever zararlı olan şeyleri yasaklamıştır. Nehyi anil münker etmiştir. Faydalı olanları helal etmiştir serbest bırakmaştır emri bin magruf etmiştir.
Dünya için nasıl çalışıyorsak ahiret içinde çalışmak gerekir. Dünya için çalışmayan bir su bardağı dahi alamaz. Ahiret içinde çalışmak lazımdır. Ahiret ortaklığı dünya ortaklığı gibi değildir. Dünyada iki ortak fabrika kursa aylık mesala 100 milyon kar etti. Bunu elli elli paylaşmak gerekir. Ahiret ortaklığı böyle değildir. Mesala sofi birine sebep olsa o kişi 100 milyon sevap işlese aynısı o sofiye de yazılır. Bütün sadatlarada yazılır, Ta resulullah a.s. kadar yazılır.
Sadatlar fabrikayı kurmuş. Siz ona işçi olun. Çalışmazsanız maaşınızı alamazsınız. Kişi çalışmada himmet istiyor. Öyle olmaz. SADATLAR Allah'IN MEMURLARIDIR. ÇALIŞANA HİMMET OLUR.
Şeytan insanın düşmanıdır. Düşman düşmana acımaz. Zikir çekmiyen insanda Allahu teala şeytana yetki vermiş bütün damarlara girer. Kalbe vesvese verir.
Allahu Teala şöyle buyuruyor Gul euzu bi rabbin nas melikin nas ilahin nas minşerril vesvasil hannas. Kuranda namazda zikirdir. Ancak Sadatların verdiği zikir çok kısa zamanda ulaştırır. Ocağı sobayı nasıl yaktığın zaman duman is borulardan çıkar geriye pislik bırakır, bunu temizlemek gerektiği gibi kalbide zikir temizler. Hem zikir hem günah işlediği zaman zarar görür Günahı terk etmek lazımdır. Çok çalışmak klazımdır. V Hatasız kul olmaz.
İnsanlarda hata yapar, ikaz etmek lazım. İkaz etmek hayırdır. Birleşmek lazımdır. Melekler günah işlemezlewr, Peygemberlerde işlemez, Evliyalar hata yapabilir ama makamına göre yaparlar.
Gavsımız Rahmetullahi Aleyh buyurduki  İnsanlar ahmaktır. Beş yaşındaki bir çocuk deseki şu delikten içeriye yılan girdi kimse o deliğe elini sokmaz bilirki yılan zarar verir. Allahu Teala 124 bin Peygamber göndermiş hepsi tehlikeye karşı ikaz etmişler anlatmışlar herbişeyi söylemişler ama insan buna itibar etmez Çok çalışmak lazım Çalışmayana Himmet etmeyiz.
Peygamberimiz bütün Peygamberlerin tacıdır. Allahu Teala onu bütün kainatın üzerinda yaratmıştır. Onun şefeatı olmadan hiçbir Peygamber Cennete giremez Peygamberimizin şefeatı üzerinize olsun.
Dikkat edeceksiniz. Dikkatli olacaksınız. Salih amel işleyin. Salih amel Allah'ın rızasıdır. İnsan yaşasa yaşasa 100 sene yaşar. Bunu elli senesi uykuda geçer. Kalan 50 yılın 15 senesinde sorumluluk yoktur çocukluktur. Kalan 35 yıl Onun bir kısmı dünya meşgalesi çoluk çocuk evdeki hanımla iş güç böylelikle ömür biter. Çok çalışmak gerek. İnsan dünyadan bir kefen götürür. Oda 3 ay 5 ay engeç 6ay sonunda çürüyüp toprak olur. İnsanda çıplak kalır. Salih amel örtüdür. Dübnya çalışması boşa çıkar. Dünyada altın gümüş vardır, ahirettede vardır. Onlarda dünyadan giden Salih amellerdir.
Dünya şuan en kötü anını yaşıyor her bir taraf küfür olmuş. Bu öyle olmuşki küfür deniz gibi evlere kadar girmiş. Sadatların gemileri var SADATLARIN GEMİLERİ NUHUN GEMİSİ GİBİDİR. Bu gemilere binmek lazımdır. Birlik beraberlik olmak klazım. ZOR DİYORSUNUZ. ZOR OLACAKKİ İMTİHAN OLSUN. KIYAMET YAKINDIR. ÇOK ÇALIŞMAK LAZIM Bize dua edin bizde dua ederiz. SİZİDE BİZİDE Allah U TEALA SADATLARIN YOLUNDAN AYIRMASIN Allah MUHAFAZA ETSİN AHİRETTEDE BERABER OLURUZ İNŞAllah. Bu şekerden alın . Hadi siz gidin bende kaçacağım.


07.05.2008
ÇARŞAMBA


Münacaat-ı Gavsı-ı Sani


Bir haç ziyaretinde Gavs-ı Sani Hz.nin Ravdai Mudahharada Resulullaha
(A.S.V) hitaben yaptıkları münacaatı istifadelerinize sunuyoruz. Bu mü-
nacaat hizmet görevi olan hizmetliden alınmıştır,mübarek olsun.




MÜNACAAT-I GAVS-I SANİ


Esselam-u Aleyküm alemlerin rahmeti,


Esselam-u Aleyküm Rabbimin Habibi,


Esselam-u Aleyküm Anamız Fatıma’nın babası


Esselam-u Aleyküm dedelerimin dedesi


Esselam-u Aleyküm Ya Resulullah


Nuri Arşillah.


Cümle günahlarımla, isyanlarımla geldim Senin kapına.


Sultan-ı Melül bu günah benim günahım değil,


Ya Resulullah ümmetinindir; sofilerinindir.


Ya Rasulullah sen nasıl ki arşa ümmeti- ümmeti dedin, şimdi ben senin kapında sofilerim-sofilerim…


Ya Resulullah, eğer Habibimin sana verdiği vaat gibi, sen de bana, bu evladına söz vermez isen Arş-ı ala günü bayrağının altına almaz isen ben evliyalığı neyleyim. Ben sofilere ne söyleyim, hangi yüzle döneyim.


Şefaatin Ya Ceddil Hasan’ı Şefaatin Ya Habibillah…


Sen söylemişsin evliyaları seven bizi sever, bizi seven Allah’ı sever. Bizleri sevmişsin, bizi siz evliya etmişsiniz, onlar için aflarını, müjdelerini vermezsen kölen (kasva) gibi başımı vurur ben gitmem bu kapından…


İlla af Şefaatillah…


Sofilerin af şefaati Ya Ebu Kasım Muhammed A.S.V.